Paylaş
Gören Fransızlar korkmuş mudur, gülmüş müdür?!
Bu vatandaşlarımız mesela Fransız Anayasası’nda yargı bağımsızlığının nasıl düzenlendiğini hiç merak etmişler midir?
İkinci haber: Mısır’da Saint George ve Saint Mark kiliselerine terörist saldırılarda meydana gelen patlamalarda en az 44 kişi ölmüş, 119 kişi yaralanmıştı...
Böyle kanlı haberlerin en çok Müslüman ülkelerden gelmesi, El Kaide’lerin, DAİŞ’lerin Müslümanlardan çıkması, bana büyük ıstırap veriyor. Düşünürken zihinlerdeki temel soru şu olmalıdır: Müslümanlar niye kendi sorunlarını çözemiyor?
Haçlı ittifakı, emperyalizm falan yüzünden mi?
‘DIŞ GÜÇLER’
Fakat medreseden “felsefiyat” derslerini kaldıranlar Müslümanların kendileriydi!
Niye ikinci bir Farabi, bir İbn Rüşd çıkmadı?... Galileo niye Rönesans topraklarından, İtalya’dan çıktı?...
Bunları düşüneceğimize, bir medrese nostaljisi bile yaşanıyor! Değerli hocamız Prof. Mustafa Çağrıcı “Medrese Nostaljisi”ni eleştirme ihtiyacı duydu. (Karar, 27 Mart)
Dış güçler mi?... Uzun asırlar sömürgecilik altında inleyen Çin, Mao’nun karizmatik büyüsünden kurtulduktan sonra, hızla gelişiyor.
Amerika’dan sonra dünyanın ikinci ekonomisi oldu.
SJR indeksine göre 1996-2015 döneminin toplamı olarak bilimsel yayın sıralamasında da Amerika’dan sonra Çin, dünya ikincisi!
23 milyon nüfuslu Tayvan 17. sırada, 80 milyon nüfuslu Türkiye 20. sıradadır.
OHAL yetkileriyle, yani hiçbir denetim olmadan üniversitelerde yapılan kıyımdan sonra önümüzdeki yıllarda sıramız düşebilir.
‘UYANMAK’ NE DEMEK?
Müslümanlar 21. yüzyılda artık utanç veren sorunlarını “dış güçler”e bağladıkça “kendi hatalarını” gözden geçirerek bilim, ekonomi, özgürlük ve hukuk inşa edecek bir istikamete yönelebilir mi?
Öteden beri sık sık tekrarlanan bir çağrı vardır: “Müslümanlar uyanın!”
Fakat bu çağrı, niye geri kaldığımızın bir muhasebesini içermiyor. Muhataplarında da bir ‘Rönesans’ duygusu yaratmıyor.
Bu çağrı esasen siyasi mücadele için yapılıyor.
Hem “uyanık Müslüman” kimdir? Herkesin kendi partisi, cemaati, grubu falan...
Böylece siyasi güç kavgaları öne geçiyor.
Bizdeki referandumun asli konusu da nihayet “güçlerin düzenlenmesi”dir; liyakat ve kurumsallaşmayı geliştirecek ilkeler değildir.
Halbuki İslam dünyasında sorunları çözememenin sebebi, güçsüzlük değildir, kurumlaşma eksikliğidir, öncelik sıralamasında bilim, liyakat, hukuk gibi değerlerin siyaseten aşağılarda kalmasıdır.
İşte 21. yüzyılda İslami veya laik Ortadoğu rejimleri hep eli sopalı, “güçlü” rejimlerdi ama başarısız oldular.
BAŞARININ SIRLARI
Başarılı Asya ülkeleri hakkında kütüphaneler dolusu araştırmalar var. Ben Singapurlu Kishor Mahbubani’nin maalesef dilimize çevrilmemiş “Yeni Asya Yarımküresi” adlı bir kitabından bahsedeceğim. Mahbubani “7 Sütun” dediği şu temel politikalar izlenerek bu başarının sağlandığını anlatıyor:
- Piyasa ekonomisi,
- Bilim ve teknoloji,
- Meritokrasi (liyakat),
- Pragmatizm,
- Barış kültürü,
- Hukuk devleti,
- Eğitim.
Çağımızda Ortadoğu hastalığı olan mezhepçi, cemaatçi, partizan, ataerkil, kayırmacı ve ideolojik politikalardan ne kadar farklı, değil mi?
Eksik olan demokrasidir. Fakat aynı grupta Güney Kore demokrasi dahil her alanda en başarılı ülkeler arasındadır.
Hem tarihi hem jeopolitik sebeplerle liberal demokrasi Türkiye için ‘olmazsa olmaz’dır.
Müslümanların zihnindeki temel konular bu akli ve hukuki ilkeler olmalıdır.
Paylaş