Paylaş
Müslümanların kendi ülkelerindeki hayatı hiç iyi değildi, şimdi Batı’daki hayatları da büsbütün zorlaşacak.
Batılı kamuoyunda özellikle mültecilere şüpheli muamelesi yapılacak. Müslüman denildi mi, hele da Arap’sa, tuhaf bakışlara maruz kalacak...
Talibanlar, El Kaideler, Boko Haramlar, IŞİD’ler vahşetleriyle Batı’daki İslamofobiyi durmadan körüklemişlerdi... Daha da artacak...
BATI’DA İSLAMOFOBİ
Fransa’da Charlie Hebdo adlı karikatür dergisini bombalayan barbarca saldırı Le Pen’in partisine oy kazandırmıştı. Cumartesi günü yapılan barbarca saldırılarda hepsi masum 129 Fransız’ın ölmesi ve 99’unun ağır yaralanmasıyla ortaya çıkan vahşet elbette Le Pen’in aşırı sağcı oylarını daha da yükseltecek.
Bütün Avrupa’da aşırı sağ oylar şu veya bu ölçüde artacak...
Amerika’da Neo-Con’ların sesi daha gür çıkacak...
Avrupa çapında adeta bir OHAL ilan edildi; Avrupa’da yaşayan Türklerin de hayatı şu veya bu ölçüde zorlaşacak.
‘ÜST AKIL’
Bütün bunlar kendiliğinden mi oluyor?! Kim planlıyor? Bazılarının cevabı hazırdır: “Üst akıl!”
Dünyada İslam’ı korkulan bir din haline getiren böyle planlı ve peş peşe hareketleri başka kim planlamış olabilir ki?!
Suriye’de de Esad güçlenecek. ‘IŞİD olacağına Esad olsun’ diyenlerin elini güçlendirmedi mi bu barbarca eylemler?!
Maalesef buna benzer yorumları belirli gazete köşelerinde okuyoruz, TV ekranlarında dinliyoruz.
Komplo paranoyasına kapılmış bu düşünce tarzı, Müslümanların niye sorunlarını çözemediğini, hatta niye en sorunlu toplumlar haline geldiğini gösteriyor.
İŞTE UZAKDOĞU
Bu kafa sorunları anlayamaz ki, çözümleri bilimsel verilerle ve rasyonel metotlarla düşünebilsin.
Sömürgeciliğin şokları, işgaller, katliamlar, her Müslüman’ın yüreğinde hâlâ kanamakta olan Filistin yarası...
Bunların yarattığı travmaları elbette anlamak lazım. Bugün Selefi-İslamcıların yaptığına benzer eylemleri de daha önce Arap milliyetçileri yapıyordu.
Fakat bu acı tecrübelerden niye dersler çıkarılmadı da hâlâ, üstelik dinsel bir heyecanla bu vahşi eylemler yapılıyor?!
Benzer travmaları Uzakdoğu toplumları da yaşadı. Fakat militanlığı değil, eğitimi, bilimi, teknolojiyi seçtiler. Başarıda örnek gösteriliyorlar.
Müslümanların örnek gösterileceği bir tek alan var mı? Eğitim mi, bilim mi, sanat mı, insan hakları mı?!
SORUNU GÖRMEK
Müslümanların kurtuluşunun tek yolu, “üst akıl” zırvalarını bırakıp, bu hayati soruyu kendilerine sormak ve cevabını bilimsel metotlarla araştırmaktır.
Haklı olarak övündüğümüz ‘İslam Medeniyeti’ni Selefi düşünceli, militan adamlar değil, aksine, bilime, felsefeye, düşünceye, düşünce özgürlüğüne büyük önem veren, bazıları bu yolda hayatını kaybeden, hapislere düşen bilgin ve düşünürler kurmuştu. Hukukçu Ebu Hanife, matematikçi Harizmi, optik fizikçisi İbn Heysem, tıp bilgini ve filozof İbni Sina, rasyonalist filozof İbn Rüşd, ilahiyatçı Maturidi...
Fakat bugün zihinlere bağnazlık ve siyasi öfke hükmediyor. Bu hastalıklı kültürün yarattığı bozuk davranışları birilerinin planladığı sanılıyor...
Sorun görülemiyor, çözüm bulunamıyor!
FRANSIZLARIN ACISI
Fransız milletinin acısını bütün yüreğimle paylaşıyorum.
Batı’da aşırı sağa geçit verilmemesini diliyorum.
Hangi tür ideoloji ve inanç olursa olsun, aşırılığın, aşırı siyasallaşmanın, öfke ve nefretin nelere yol açabileceğinin görülmüş olmasını diliyorum.
Talibanları, El Kaideleri, Boko Haramları, IŞİD’leri lanetliyorum.
Paylaş