Paylaş
İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Ruhani, Ahmedi Nejat döneminin sert ve militan politikalarını eleştirerek seçimleri kazanmıştı. Seçimlerdeki temel sloganı “itidal”di. Farsçada da aynı anlama gelen ”itidal” ve “mutedil” (ılımlı) kavramları adeta Ruhani adıyla özdeş hale gelmişti.Ruhani, BM’deki konuşmanın son paragrafında da “Mutedil yaklaşımlar dünyayı rahatlatacaktır” diye vurguladı.
‘İTİDAL’ POLİTİKASI
Ruhani’nin BM’deki konuşması, uluslar-arası politika alanında bir “itidal” mesajı gibidir. Konuşmasında en çok eleştirdiği kavramlar “saldırganlık, aşırılık, şiddet”ti. Elbette İsrail’e sert eleştiriler yöneltti ama “Siyonizm, Siyonist rejim” gibi kavramları kullanmamış olması herkesin dikkatini çekti.
İran devriminin Amerika hakkındaki jargonu “büyük şeytan”dı. Ahmedinejad da İsrail ve Amerika’ya karşı daima çok öfkeli ve aşağılayıcı bir dil kullanmıştı. Ruhani ise, “Amerika ile farklılıklarımız yönetilebilir niteliktedir” diye konuştu, “aramızdaki sorunlar” bile demedi! ABD ile diyalog kapısını araladı. “Nükleer silahların İran’ın savunma doktrininde yeri yoktur” diyerek net ifadeler kullandı. İran Dışişleri Bakanı Zarifi, BM’de Batılılarla bu yönde görüşmeler yaptı.
İRAN VE BATI DÜNYASI
Amerika tarafının da İran hakkındaki üslubunda bir yumuşama var. Hatta protokol yemeğinde Obama ve Ruhani “tesadüfen” karşılaşıp tokalaşır mı, diye bir merak bile uyandı. Bu olmadı tabii. Ama şu kesin, Ahmedinejad’ın İran’ı militan, çatışmacı ve soyutlanmış bir ülke idi... Ruhani İran’ı ise birlikte iş yapılabilir, “mutedil” bir ülke görüntüsü vermeye çalışıyor.
Netanyahu telaşlanmış olmalı ki, hemen “Ruhani’nin sinik ve ikiyüzlü olduğunu”, sözlerine inanılmaması gerektiğini söyleyen bir açıklama yaptı. Tabii her zaman olduğu gibi, İran Cumhurbaşkanı konuşurken İsrailli diplomatlar BM solonundan çıkmışlardı. Fakat Ahmedinejad zamanında mutlaka ABD ve çok defa Avrupalı diplomatlar da salondan çıkarlardı. Halbuki Ruhani konuşurken onu solanda dinlediler.
Başka önemli bir gösterge; eski reformist, felsefeci, Cumhurbaşkanı Ayetullah Hatemi’nin ve “İranlı önde gelen 500 aydın”ın Ruhani’yi desteklemesidir. “İran’da özgürlüklerin ve demokrasinin genişletilmesi için Ruhani’yi desteklediklerini” açıkladılar. Aralarında Oscar kazanmış film direktörü Aşgar Ferhadi ve siyasi hükümlü Mustafa Taçzade gibi Batı’nın siyaset ve düşünce elitlerini etkileyecek isimler var.
ORTADOĞU’DA İRAN ETKİSİ
Ruhani, Şii Kum medreselerinde okumuş, İngiltere’de hukuk doktorası yapmış bir “molla”dır. Daha işin çok başında, ama ülkesini soyutlanmışlıktan çıkarmaya, uluslar-arası ilişkilerini geliştirmeye, ambargoyu en azından hafifletmeye çalışıyor.
İlk işaretler bu umudunu güçlendirmiş olmalı.
İran’ın radikalizmden “itidal”e yönelmesi Ortadoğu’da barış ve istikrar bakımından ve de Türkiye ile ilişkiler bakımından elbette olumlu... Kendisine başarılar dileyen bir yazı da yazmıştım. (Hürriyet 5 Ağustos)
Önümüzdeki yıllarda İran’ın etkisinin şu veya bu ölçüde artacağını tahmin edebiliriz. Bu, Esad’ın da işine gelir tabii.
Türkiye’nin de Ortadoğu politikasında temel ilkeleri değil fakat sert üslubunu revize etmesi gerektiği açık.
“İtidal” felsefi olarak daha doğru olduğu gibi, fiilen de daha güvenli ve daha etkili bir tarzdır.
Paylaş