İmam hatipler ‘ayrı okul’ mu?

İMAM hatip okulları toplumsal bütünlüğe zarar veren ‘ayrı okullar’ değil mi?!

Haberin Devamı

Kürtçe ve okul konusundaki yazımda, Kuzey İrlanda’dan örnek vermiştim. Katolik ve Protestan öğrencilerin ta geçmişten beri ayrı okullara gitmesi, birbirlerine karşı sosyalize olmalarına yol açmış, toplumsal bölünme keskinleşmişti. Anadilin öğrenilmesi ve kullanılması demokratik haktır fakat, “ayrı okul” tuzağına düşmemek gerekir, diye belirtmiştim.
Çok sayıda soru geldi; imam hatipler de böyle değil mi?
İçten sorular vardı... Amacı soru olmayıp, “Hadi itiraf et, imam hatipler de böyle” diyenler de...

İLAHİYAT DEKANI

Hürriyet Pazar’da arkadaşımız Gülden Aydın’ın Marmara İlahiyat’ın dekanı Prof. Ali Köse ile yaptığı mülakatı okudunuz mu? Prof. Köse, Türkiye’de imam hatip okullarıyla ilahiyat fakültelerinin, Pakistan ve Afganistan’daki medreselelerin tam tersine bir işleve sahip olduğunu anlatıyordu. Dini derslerin yanında diğer bütün derslerde imam hatiplerle öbür liseler arasında “müfredat bütünlüğü” olduğunu belirtiyordu.
Gerçekten Türkiye’de radikal İslamcı akımlar imam hatip ve ilahiyatlarda taban bulamadı. Bu okullar şiddet ve fanatizm yuvaları olmadı. Hatta birçok öğrenci, buralarda dini bilgiler edindikten sonra, tamamen laik bilgiler veren, laik mesleklere yönelten fakültelere gitti.
Netice ortada: İmam hatipler, bırakın şiddet ve teröre zemin olmayı, radikal İslamcı akımlara bile zemin olmadı.

Haberin Devamı

AYRI OKUL BAŞKA ŞEY

Temel derslerde “müfredat birliği” olması hayati derecede önemlidir ve imam hatipler “müfredat birliği”ne dahildir. Daha dindardırlar fakat bayrak, vatan, istiklal marşı gibi konularda son derece duygulu ve bilinçlidirler.
Eğitimde toplumsal, kültürel ve endüstriyel ihtiyaçları karşılamak üzere “okul çeşitliliği” olması ile çatışkan kimlikleşmeyi körükleyecek “ayrı okul” kavramını karıştırmamak lazım.
Tevhid-ı tedrisat’ın da özü, bu anlamda müfredat birliğidir.
Türkiye’teki okul türlerinden hiçbirini hor görmemek gerekir.

İSLAM VE MODERNLEŞME

Türkiye’de İslam’ın modernite ile karşılaşıp tanışmasında iki verimli alan vardır: Biri hayatın kendisi... Öbürü müfredat birliği sayesinde imam hatipler ve ilahiyat fakülteleri...
Hayatın kendisi, yani şehirleşme, gelişen piyasa ekonomisi, kadının evinden çıkıp topluma katılması, bütün partilerin kadın kolları... Dindar insanlar bu gibi yollardan modern hayatın içinde yer alıyorlar, kendi özel hayatlarında yeni sentezler geliştiriyorlar.
İmam hatip ve ilahiyatlar ise, klasik İslami bilgilerle modern bilgileri bir araya getiriyorlar. Bu Türkiye’nin büyük başarısıdır. Pakistan ve Afganistan gibi ülkeler bunu başaramadığı için bilinen taassup, aşırılık ve radikalizm sorunlarıyla debeleniyorlar.

Haberin Devamı

YAYINLARIN YÖNÜ

Yetmiş yıldır ilahiyat fakültesi ve imam hatip okulu var, felsefe derslerinin kaldırılmasına ilahiyatçılar isyan etti.
“Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri” adlı muhteşem eseri bütün İslam tarihinde ilk defa kim yazdı? Türkiye’de ilahiyatçı akadamisyen, tesettürlü Dr. Hidayet Şefkatli Tuksal...
İslam ve modernite, İslam ve felsefi düşünce, İslam’da ‘tecdit’ (yenilenme) ve içtihat konularında yayınlanan eserler, yapılan tezler gazetenin tam sayfasına sığmaz.
Herkesin bir şeylerden rahatsız olması mümkün, fakat temel dinamik olarak Türkiye din ve laiklik, din ve modernite sorunlarını çözüm yoluna koymuştur. Çözümü kolay olmayan, etnik sorunlardır.

Yazarın Tüm Yazıları