Paylaş
Suudi Arabistan’ın tavrı, bu bakımından özellikle önemlidir. Çünkü Suudiler rejimlerinin “İslami” olduğunu söylerler. Bana göre İslami olmaktan çok “feodal”dir. Her neyse...
Suudi ülkesinde bırakın bir tek masum protesto gösterisini, toplu imzalı dilekçe olayı bile hiçbir zaman görülmemiştir. Mısır’da toplantı ve gösteriyi hak sayan İslamcılar bu konuda bir şeyler demeli, değil mi?
İslamcıların günlük siyasi polemiklerin ötesinde, Baas türü laik diktatörlükleri eleştirdikleri gibi, Suudi türü müstebit rejimleri de eleştirmeleri gerekmiyor mu?
TÜRKİYE’YE SUÇLAMA
Dünkü Wall Street Journal’ın manşeti, “Suudi Kralı, Mısır’da polis baskınlarını destekliyor” şeklindeydi. Suudi Kralı’nın desteklediği şey, “çarşamba gününden beri 1000 kişinin öldürüldüğü” polis ve asker saldırılarıyla muhalif gösterilerin dağıtılmasıdır.
Kral Abdullah, Mısır’daki protestocular için de “aşırılar ve teröristler” diyor!
“Hâkimiyet halkındır” diyen İhvan “aşırı” ise, Suudi rejimi nedir acaba?!
Suudiler imaen Türkiye’yi de suçluyor. Özetle, “Bilinmelidir ki, Mısır’ın içişlerine karışanlar, kendilerinin mücade çağrısı yaptıkları terörizmi körüklüyorlar!” diyor.
İma ettiği Türkiye değilse, neresi?
Suudi Kralı Abdullah, Mısır olaylarının “Arapların meselesi” (Arab affair) olduğunu söylüyor, bunun anlamı Türkler karışmasın değil mi?!
Yetki sınırları içinde davranan Genel Sekreter Ekmeleddin İhsanoğlu’nu pasif kaldı diye suçlayan AK Parti’nin Suudiler için bir şeyler demesi gerekmiyor mu?!
BATI’NIN TAVRI
Amerika, Mısır’daki katliamı protesto etmek için ortak askeri tatbikatı iptal etti. Yeni adımlar atması bekleniyor. Avrupa Birliği mırıldanıyor. Mısır Cumhurbaşkanı Danışmanı El Gazi, “Müslüman Kardeşler’i destekleyen Batı medyası”nı(!) suçlayan bir açıklama yaptı...
Batı’nın bu tepkileri elbette çok yetersiz. Peki, ya İslam dünyası!? İslam dünyasındaki rejimler, gazeteler, TV’ler, aydınlar?!...
“Arap sokağı” diye bir süredir siyasi referanslar yapılan kalabalıklar nerede?!
Siyasi fanatizm, mezhep taassubu, kabile körlüğü gibi birçok sebepten kan dökülen bu coğrafyada, demokrasi için yaprak kıpırdamıyor?!
İSLAMCILARIN SORUMLULUĞU
Evet, sömürgeciliğin vebali büyüktür: Hem zihinsel travmalar yarattı, hem demokrasinin temelinde bulunması gereken “kendini yönetme” kültürünün Ortadoğu’da gelişmesini engelledi...
Evet, sömürgeciliğin tasfiyesinden sonra kurulan ‘ilerici’ diktatörlükler ve feodal krallıklar da demokrasi kültürünün gelişmesini engelledi...
Fakat bir doğru daha var: Küreselleşme çağındayız, internet çağındayız. Bir öçüde de olsa siyasi kültürün gelişmiş olması gerekirdi. Nitekim İslami hareketler gelişiyor; diktatörlükler izin verdiği için değil... Birçok sosyolojik sebepten...
Demokrasi kültüründeki büyük eksiğin bir sebebi de, İslam dünyasında yükselen İslamcı akımlarda demokratik değerlerin yeterince işlenmemiş olmasıdır.
İhvan ve Nahda hareketlerinde demokrasi vurgusu vardır, bu bakımından “yenilikçi”dirler, fakat siyasi kültür oluşturacak zamana ve tecrübeye sahip olamadılar.
Demokrasi sadece ihtiyaç duyulan özgürlüklere ulaşmanın ve çoğunluğa dayanarak iktidara gelmenin “yol”u olarak değil, alternatifsiz “siyasi sistem” olarak savunulmalıdır. Bunda en büyük sorumluluk İslamcı aydınların omuzlarındadır.
Paylaş