Cezaevleri doldu

CEZA ve tutukevleri tıka basa dolduğu için, hükümet 10 yıldan az infaz süresi kalanları “açık cezaevlerine” taşıyacakmış.

Haberin Devamı

15 Temmuz darbe girişiminin ardından geniş çaplı gözaltı ve tutuklamalar yapılması eşyanın tabiatına uygundu. Fakat hükümet duruma hâkim olduktan sonra, “kuru” ile “yaş”ı ayırmada idarenin ve yargının özenli davranması gerekirdi. Bu özen halen görülmüyor.

Fakat cezaevlerinin dolup taşması, 2015 Temmuz’undaki darbe girişiminden önce de ciddi bir sorundu.

2014 sonunda hükümlü ve tutuklu sayısı tam 158.817’ye ulaşarak 160 bine yaklaşmıştı. Halbuki bu sayı 1994 yılında yaklaşık 40 bindi, 2010 yılında yaklaşık 50 bindi!

KAVGALI TOPLUM

Geçen on, on beş yıl içinde kadına karşı şiddet, cinsel istismar ve suça itilen çocuklar konusunda tam bir “patlama” yaşandı.

Şu bir tek örnek bile vahameti göstermeye yeter: Çocuğa yönelik cinsel istismar suçundan dolayı açılan dava sayısı 2006 yılında 2.164 iken, 2015 yılında korkunç bir artışla 16.917’ye fırladı.

Haberin Devamı

Polise ve yargıya intikal etmeyen vakaları bilmiyoruz tabii.

En yüksek artış görülen suçlardan birinin hırsızlık olması ister istemez ekonomiyi düşündürüyor.

Hele ceza ve hukuk davalarındaki artış, nasıl bir toplumsal çözülme halinde olduğumuzu büsbütün ortaya koyuyor: 2016 yılında çeşitli yargı organlarına intikal eden ihbar, şikâyet ve açılan dava sayısı toplamı 20 milyondur!

Bunun 7 milyonu savcılıklara yapılan ihbar ve şikâyetler ile soruşturmalardır. 6.5 milyonu açtığımız hukuk davalarıdır.

Birbirimizle fazlaca kavgalıyız!

BİLİMSEL BULGULAR

Aşırı siyasallaşma ve siyasetle yatıp kalkmamız bu vahim sorunları gözümüzden kaçırıyor. Sorun, toplumsal çözülmedir, sosyolojide “anomi” denilen kuralsızlığın korkunç boyutlara ulaşmasıdır.

Prof. Ali Çarkoğlu ve Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun araştırması bu vahim tabloyu ortaya koyuyor. Kuralsızlığı yansıtan hareket ve tercihlere 0’dan 100’e kadar puan verildiğinde, toplumumuzun yüzde 89’unda 50 puanın üstünde kuralsızlık görülüyor.

Hele de yüzde 39’luk bir kesim var ki, kuralsızlık puanı yüzde 80’nin üzerine çıkıyor!

Dün Prof. Ali Çarkoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu oranlar çok yüksek, yani kural tanımaz bir toplum yapımız olduğu gayet rahat söylenebilir!”

Haberin Devamı

Araştırma 2006 tarihli, şimdi yapılsa nasıl bir tablo çıkar kim bilir.

Trafikten, kadına saygısızlıktan, şehir eşkıyalığından tutun da kapkaça, hırsızlığa, cinayete kadar uzanan bir kural tanımazlıklar dizisi.

AHLAKİ DEĞERLERİN AŞINMASI

Bu süreçte “Dinimiz şekil ve siyasete indirgeniyor, ahlaki içeriği boşalıyor” şeklindeki haklı yakınmalar da aynı kuralsızlığın ahlak üzerindeki tahribatını yansıtıyor.

İşte Prof. Ali Bardakoğlu, Prof. Mustafa Çağrıcı ve Prof. Mustafa Öztürk gibi ilahiyatçı hocalarımız İslam’ın ahlaki özünün aşındırılmasını, şekil ve grup çıkarcılığa indirgenmesini eleştiriyorlar.

Hele de dinin siyasallaştırılması, onun ahlaki ve manevi değerlerini büsbütün araçsallaştırıyor, gölgeliyor.

Haberin Devamı

Bu vahim tablonun asli sebebi, Fatma Barbarosoğlu’nun güzel özetiyle, “geleneğin bittiği, modern olanın henüz yerleşmediği, iki arada bir derede toplumsal yapı” aşamasında bulunmamızdır.

Dolayasıyla uzun süreli, ciddi bir sorundur.

Toplumda ahlaki standartların oturması, sivil denetimin güçlenmesi, eğitim düzeyinin yükselmesi gibi kalitelere ulaşmamıza kadar devam edecek bir “kuralsızlık” aşamasından geçiyoruz.

Ne bunun tam bilincindeyiz ne de siyaset “yok kanun, yap kanun” anlayışının ötesinde bir perspektife sahip...

NOT: Bu akşam saat 19.30’da CNN Türk’te Eğrisi Doğrusu programında konuklarımla bu konuları konuşacağız.

Yazarın Tüm Yazıları