Paylaş
Amerikan kültüründeki iş ve yaratıcılık dinamizminde Ford, Carnegie, Sloan, Morgan, Stanford gibi marka yaratmış efsanevi işadamları sonraki nesillere rol modeli olmasaydı, zamanımızda Bill Gates’ler, Steve Jobs’lar, Larry Page’ler olur muydu?
Türkiye’nin sanayileşmesine öncülük eden Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi büyük işadamlarının başarıları, bugün Anadolu’da küçük ve orta boy işletme sahibi gençler için mükemmel rol modelleridir.
Merhum Sabri Bey de böyle hem öncü hem marka yaratmış büyük bir işadamıydı.
Tükenmeyen enerji
Sabri Bey Kırım göçmeniydi. Kemal Karpat’ın “Osmanlı Nüfusu” adlı eserinde anlattığı gibi, Balkan, Kırım ve Kafkas göçmenleri, bozkır Anadolu’da “teşebbüs” ruhunun gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
1920 doğumlu Sabri Bey’in ailesi 1929’da Türkiye’ye göçmüş. Parasız yatılı sınavlarını kazanarak okuyan yoksul bir göçmen çocuğu... 1944 yılında, daha 24 yaşında bir delikanlı iken küçük bir atölyede 3 kişiyle bisküvi imalatına başlamış... Vefat ettiğinde 11 milyar lirayı aşan cirosuyla ve 30 bin çalışanıyla dev bir şirket bırakmıştır.
On yıl önce Hürriyet’ten Sadi Özdemir’e, 80 yaşındaki Sabri Bey’in söylediği şudur:
“Ülker için dönülmez hedef, dev dünya markaları arasına girmek ve orada kalmaktır. Ümit ederim hayattayken Ülker’i bu noktada görmek nasip olur.”
Kurucu ya da öncü insanlar böyledir, 80 yaşında da hedefleri bitmez, enerjileri tükenmez.
Bu idealinin gerçekleştiğini gören Sabri Bey, Türkiye’ye “Ülker” gibi küresel bir markayı bırakarak gitti.
Oğlu Murat Ülker, devraldığı holdingi önümüzdeki on yılda dünya gıda sektöründe ilk beşin içine sokmayı hedefliyor!
‘Kâmil insan’
Sabri Bey muhafazakârdı, başta Turgut Özal olmak üzere sağ siyaset yelpazesinde dostları vardı ama hiçbir zaman siyasete ilgi duymadı. Turgut Bey’in Sabri Bey hakkında “Sadece işadamı değildir, filozof gibidir, kâmil insandır” dediğini bilirim.
Çok saygı duyulan bir insandı.
Güngör Uras dünkü Milliyet’te Özal’ın ve Sabri Bey’in dostluğunu anlatırken hoşgörü ve olgunluklarını örneklerle resmetti. Ramazanda ekonomi üzerine bir heyet halinde görüşme sürerken, Özal’ın hatırlatması üzerine oruçsuz Uras’ın öğle yemeğini Sabri Bey kendi elindeki tepsiyle getirip ikram etmişti. Uras’ı okuyunca Turgut Bey’in “kâmil insan” nitelemesini hatırladım.
‘Girişimci’nin değeri
Biz tarihte devlet yöneticisi, kamu görevlisi olduk veya köylü ve küçük esnaf... İlk defa 1857’de Sadık Rifat Paşa mutlaka girişimciler, işadamları yetiştirmek gerektiğini, aksi halde güçsüz kalacağımızı fark etmiş ve Sultan Aziz’e sunduğu layihada bunu vurgulamıştı.
Güçlü, dinamik, yaratıcı bir girişimci sınıfa sahip olmak, bizim 150 yıllık özlemimizdir. Bu kasırgalı tarihte rejimler değişti ama bu hedefimiz hiç değişmedi. Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Ülker gibi öncüler 150 yıllık “iktisat savaşı”mızın muzaffer kumandanlarıdır. Onlar öncü olduğundan, işte dünün köylü ve ezik Anadolu’sunda bugün çok şükür “kaplanlar” yetişiyor.
Sabri Bey’i hürmet ve rahmetle anıyorum. Hayat hikâyesinin kitap halinde genç nesillere sunulmasını diliyorum.
Paylaş