Paylaş
Bilinmeyen bir şey değil. Dombey’e göre, bazı iktidar partili milletvekilleri de başkanlık sistemine karşı; bu da bilinmedik bir şey değil.
Bugün benim üzerinde durmak istediğim konu, herkes istediği halde niye yeni bir anayasa yapamadığımızdır.
Evet, her kesim istediği halde neden “sivil, demokratik anayasa” yapma konusundaki ümitler giderek zayıflıyor?
Hem de Cemil Çiçek gibi siyasi olgunluğa sahip saygın bir politikacı, TBMM Başkanı sıfatıyla bu süreci yönettiği halde!
Engel asker mi, yargı mı?
‘SİVİL anayasa yapılmasın’ diye asker muhtıra mı verdi?! Yoksa “derin devlet” aklımızın ermediği gizli ve sinsi yöntemlerle bir yolunu bulup engelliyor mu?!
Asker değilse yargı engellemiş olamaz mı?! Merhum Ecevit zamanında parti kapatmayı zorlaştırmak için anayasa değişikliği yapılmak istendiğinde Anayasa Mahkemesi karşı çıkmıştı! 23 Ocak 2001 tarihli bazı gazeteler de “anayasal muhtıra” diye manşet atmıştı. Hükümet de anayasa değişikliğini bayağı sulandırılmıştı.
Bugün yeni anayasa yapmaya engel olan nedir? Buna karşı askerden bir ses, yargıdan bir hareket, sivil toplumdan bir tavır gördük mü? Hayır...
Yeni anayasa umudumuzu suya düşüren bir tek sebep var: Çatışmacı siyasi kültür!
Bütün partiler her salı günü grup toplantılarını mitinge çevirerek birbirlerine olmadık laflar edecek, ardından yan odaya geçip anayasa yapacaklar! Olmuyor iste!
İki farklı örnek
ANAYASA tarihçileri iki tipik örnekten bahsederler: Biri, Fransız tarihindeki bitmez tükenmez anayasa kavgalarıdır. Öbürü, Amerikalıların 1787’de sadece farklı siyasi görüşlerin değil, daha önemlisi, eyaletlerin de uzlaşmasıyla anayasa yapmaları ve belirli madde değişiklikleriyle bugüne kadar devam etmesidir.
Bunlar sert ve yumuşak siyasi kültür örnekleridir. Amerika’da başkanlık sisteminin sağlıklı işlemesinin temel sebebi, anayasa kitabında yazılanlardan önce, bu yumuşak siyasi kültürdür. Onun için başka yerlerde yürümüyor.
Fransa’ya gelince, devrimden sonra beş defa rejim değişikliği, 16 defa “anayasal kriz” yaşadılar! Bu konuda J.R. Frears’ın Fransız hükümet sistemi hakkındaki kitabında geniş bilgi vardır.Fransa’nın bugünkü anayasası, 1958 yılında emeklilik köşesinden çıkıp gelen General de Gauelle tarafından yapılmış sivil bir anayasadır. İçsavaşın eşiğine gelen o zamanki Fransa’da De Gaulle gibi tarihi bir şahsiyetin inisiyatifi olmasaydı neler yaşanırdı, Allah bilir.
Vur vur inlesin!
İLK defa asker iradesi olmadan sivil bir anayasa yapma fırsatını kaçırmamızın vebali büyüktür. Yeni bir anayasadan ne bekleniyorsa, onların kaçırılması demektir. Daniel Dombey, bunun Erdoğan için başarısızlık anlamına geleceğini yazmış.
Elbette demokrasilerde iktidar da sorumluluk da en büyük partinindir.
Fakat siyasi hayatımız yüz yıldır öfkeli kavgalarla geçiyor! Kitleler “Vur vur inlesin!” diye bağırdıkça, ılımlı, yapıcı bir siyasi kültür geliştirmek zor. Tekerlekli Sandalye Basketbol Ligi’nde ortaya çıkan utanç verici holiganlığa bakın!
Demek ki çatışma yerine uzlaşmayı, öfke dili yerine müzakere dilini, sertlik yerine hoşgörüyü savunanlar daha çok gayret etmeli. Sosyo-kültürel bir evrim sorunu bu.
NOT:AKİT Gazetesi'nden telefon ederek habervaktim.com sitesiyle ilgilerinin bulunmadığını bildirdiler. Okurlarıma sunuyorum.
Paylaş