Paylaş
Amerikan Yüksek Mahkemesi’ne Başkan Trump’ın aday gösterdiği Yargıç Neil Gorsuch’tan bahsediyorum.
Amerikan sisteminde başkanın son derece doğal olan atamaları bile Senato’nun denetimine tabidir. Yargıç Gorsuch da Senato’nun ilgili komitesinde sorgulanıyordu.
TV’ler canlı yayınlıyordu; aleniyet, şeffaflık, kamuoyu denetimi...
Katolik bir muhafazakâr olan Neil Gorsuch önde gelen üniversitelerde hukuk masteri ve doktorası yapmış. “Hukuk doktrini” denilen ilmi ya da teorik alanda da söz sahibi bir hukukçu. Savunduğu, kitabını yazdığı hukuki doktrinlerle çelişen bir karara yarın imza atarsa eleştirilir.
HUKUK HERKESTEN ÜSTÜN
Senatörler Gorsuch’un özel hayatında bir leke bulamadıkları için hukuki görüşlerini sordular.
Seni aday gösteren Başkan’dan bir telkin gelse ne yaparsın?
Cevap: “Hukuk, Başkan dahil herkesten üstündür!”
Başkan’ın yargıçları aşağılayan tweet’lerini nasıl buluyorsunuz?
Cevap: “Cesaret kırıcı ve moral bozucu!”
Türkiye'de biz bir referanduma gidiyoruz, en az duyduğumuz kavram “kuvvetler ayrılığı” ilkesi değil mi? Fakat senatörlerin önemle sordukları sorulardan biri bu.
Gorsuch’un cevabı: “Anayasamızın dehası, en önemli özelliği kuvvetler ayrılığıdır! Kurucu atalarımızdan Madison, tüm anayasada hürriyetlerimizi garantileyen en önemli cihazın kuvvetler ayrılığı olduğunu düşünmüştü... Eğer erkler birbirine karışırsa, kurucu atalarımız tam bir tiranlığın (istibdat) oluşmasından endişe etmişlerdi...”
Derinliği görüyor musunuz?
Güç “Kimde?” diye bakmıyor, “Nasıl?” dengelenip denetleneceğine bakıyor.
Gorsuch senatörlere iyi bir yargıcın kötü bir yasa koyucu, ama iyi bir senatörün de kötü bir yargıç olacağını; o yüzden birbirlerinin işlerine karışmamaları gerektiğini anlattı.
DENETİM VE DENGE
Gorsuch’un şu sözlerinin altını çiziyorum:
“Siz mahkemeye geldiğinizde karşınızda tarafsız, katı bir şekilde tarafsız; dürüst, vicdanen dürüst bir hâkim görmek istersiniz. Politikayı bir kenara bırakmış bir hâkim!”
Bu evrensel bir yargıç tanımıdır. Cevdet Paşa’nın Mecelle’de tanımladığı hâkimin de özellikleri böyle değil mi?
Daha önemli olan şu: Kuvvetler ayrılığı ilkesi böyle kaliteli yargıçları yükseltiyor. Yükselmenin yolu göze girmek değil, iyi hukukçu olmak.
Trump’ın başkanlık kararnamelerini hangi erk durduruyor? Yargı!
Trump bu kalitede yargıçlar atamak zorunda çünkü “Atadım oldu” diyemez, böyle Senato’nun onayından geçmesi yazım.
Bizde 16 Nisan’da referanduma sunulan metinde başkanın hiçbir ataması “Gazi Meclis”in denetiminden geçmiyor.
İLLE DE KUVVETLER AYRILIĞI
Başkan eğer partizan bir hukukçuyu, bir siyasi yakınını yargıç olarak atarsa Senato’da en azından muhalefet itiraz eder; adamı didik didik incelerler; TV’ler yayınlar. Geri çekilmek zorunda kalır.
1987’de Reagan siyasallaşmış bir hukukçuyu, 2005’te Bush danışmanını Yüksek Mahkeme’ye aday gösterdiğinde kendi partilerinden senatörler bile itiraz etmiş, o isimler çekilip kaliteli isimler atanmıştı.
Doç. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz’un akademik makalesinde okudum. 1789’dan bugüne başkanların atadığı bakanlardan sadece yüzde 2’si Senato’dan dönmüş; kiminle çalışacağına karar versin diye olsa gerek.
Ama başkanların aday gösterdiği yargıçların yüzde 25’i Senato’dan dönmüş! Çünkü yargı tarafsız, bağımsız, güvenilir olmalı. Bu kalite oluştuğu için yargıçlar başkan karşısında ayağa kalkmazlar; “taraf” görünmemek için.
Çağımızda özgürlüğün, adaletin, hatta kalkınmanın anahtarı kuvvetler ayrılığıdır.
NOT: Bu akşam CNN Türk'teki programıma katılacak olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin'in oğlu ciddi bir trafik kazası geçirdiği için programa katılamayacak. Cumhurbaşkanlığı sistemini görüşmek üzere bu akşamki konuklarım Ece Güner Toprak ve Onur Erim'dir. Saat 19:30'da...
Paylaş