Paylaş
Tarihçiler Hakan Erdem ve Halil Berktay, Torosyan’ın kitabının ‘sahih’ değil, ‘kurmaca’ olduğunu yazdıklarında, Taner Akçam onları “Soykırım sırrının üstünü örtüyorsunuz” diye suçlamıştı! Ben de Taner Akçam’ın bu tavrını “angaje aydın tavrı” diye eleştirmiştim. (Hürriyet, 17 Aralık)
Akçam’ın mektubu aynen şöyle:
İşte mektup
“TAHA Bey, benim söylediklerimi ve ne düşündüğümü bilmiyorsunuz ve okumadınız. Ama kişiliğime yönelik saldırıda bulunmaktan çekinmiyorsunuz. Yakışmıyor size.
Ama bu tavrınızın bir nedeni var biliyor musunuz? Bana ilişkin yazdığınız şeylerde benim adım yerine Taha Akyol yazın, cevabını bulursunuz.
Torosyan’dan, ‘Çanakkale savaşları uzmanı askeri tarih profesörü’ çıkartıp, saldırmak kolay. Sonuçta kendisi savaşırken ailesi imha edilmiş ve travma içinde birisi Torosyan... Anısına, bilimsel eser muamelesi çekmek bir başka saygısızlık.
Yusuf Halaçoğlu’nun ve daha bir sürü tarihçi diye orta yerde dolanan kişinin, Osmanlı belgelerini bile açıkça tahrif ettikleri, çarpıttıkları yalan-dolan eserler orta yerde duruyor. Niye Tanrı’nın bir meraklı kulu, bilimsel kaygılarla bu eserlere bakmıyor dersiniz?
Taha Bey, insan Torosyan, sizin olmasa bile, Türkiye insanının konuya bakışını değiştirecek. Niye mi? Onlarca Torosyan var da ondan... Bir de yakında Torosyan’ın yakınlarını dinleyeceksiniz. Bakalım o zaman ‘bilim adına’ neler yazacaksınız.
Saygılarımla, Taner”
Tartışmanın özü
ÖNCE, gazetecilik açısından, Taner Bey’den bir haber öğreniyoruz, yakında Torosyan’ın akrabaları da bir şeyler anlatacakmış.
Tarih açısından, Ermenilerin 1915 Haziran’ından itibaren bir facia yaşadıkları muhakkak. Tartışma, bunun ‘soykırım’ mı, yoksa ‘savaş zaruretleri’ içinde yaşanmış bir facia mı olduğudur.
Dadrian ve Taner Akçam gibi tarihçiler, ittihatçı Osmanlı hükümetinin Ermenileri ‘temizlemeye’ I. Dünya Savaşı öncesinde karar verdiğini, savaşı fırsat saydıklarını savunurlar.
Eğer böyleyse tehcirde “soykırım kastı”nın bulunduğu düşünülebilir.
Öbür yanda, Standford Shaw, Guenter Lewy, Edward Erickson gibi tarihçilerle Türk tarihçilerin çoğunluğuna gelince... 1915 Mart ve Nisan ayları çok önemlidir: Sarıkamış faciası yaşanmıştır, Çanakkale savaşları devam ederken 25.000 kişilik silahlı Ermeni gücü Van’ı ele geçirmiş, koordineli olarak taarruza kalkan Rus ordusu Van ve civarını işgal etmiştir. Bütün Anadolu’da Osmanlı lojistik sistemi de tehlikeye girmiştir. Bunun üzerine Osmanlı “askeri zaruretlerle” tehcir kararı almıştır.
Böyle ise, 1915 olayları faciadır ama soykırım değildir.
Savaş boyunca Türkler de korkunç facialar yaşadılar tabii.
İki akademik eleştiri
1915 Mart ve Nisan aylarının önemini tekrar vurgulayarak, iki akademik yayından bahsedeceğim:
* İttihatçılara çok eleştirel bakan Fuat Dündar’ın Taner Akçam’ı eleştiren uzun makalesi... Mesela nüfus politikaları bölümünde, Taner Akçam’ın “Haziran 1915 tarihli bir telgrafı, tarih yanlış diye, Nisan 1915 olarak düzelttiğini” yani tahrif ettiğini yazıyor, böyle birçok örnek veriyor. Zira, Akçam’a göre hükümet, Ermenileri ‘temizlemeye’ 1915 Mayıs’ının sonlarına doğru değil, daha erken, yani savaş güvenliği gibi sebepler oluşmadan önce karar vermişti! (Toplumsal Tarih, Eylül 2010)
* Erman Şahin’in Taner Akçam’ın kitabı hakkındaki eleştirel akademik makalesi son derece dolgun bir bilimsel çalışmadır. Şahin’e göre de Akçam yine tehcir kararının tarihini öne çekmek için, mesela Bahattin Şakir’in “şahsi kararı”nı, kitabına “İttihat ve Terakki Merkezi’nin kararı” diye alıntılamış. (Middle East Policy, No:1, Spring 2010)
Bu konuları tartışmak ciltler doldurur. Ben sadece neden ‘angaje aydın’ terimini kullandığımı anlatmak için yazdım bunları... Taner Bey’in ve hiç kimsenin “kişiliklerine saldırmayı” doğru bulmam.
Paylaş