Paylaş
Ben isim zikretmeyeceğim. Verdikleri kararlarla iktidarı memnun ettiği söylenen hâkim ve savcıların Yargıtay’a atanarak terfi ettirildiği bildiriliyor.
Yargıtay’a yapılan atamalarda, Bakanlık destekli Yargıda Birlik Grubu’nun egemen olduğu belli.
Yargıtay’a atanan üyelerin “Hak Yolcu, Ülkücü, Sosyal Demokrat” gibi siyasi eğilimleriyle kategorize edildiği görülüyor. Bakanlık destekli liste, HSYK seçimlerinde de böyle takdim edilmişti.
Hangi hukuk devletinde hâkim ve savcıların hukuki vasıflarından önce siyasi eğilimleri ve Bakanlık destekli listeye yakınlıkları ön plana çıkarak atama yapılır?!
Aslında sürpriz değil! “Yapboz kanunları” da zaten bunun için, ”yürütmeyle uyumlu yargı” oluşturmak amacıyla çıkarılmıştı.
YETKİLER BAKANA
Bu iktidarın büyük bir yargı reformu olan 2010 referandumundaki ilkelerden nasıl geri döndüğüne dair uzun teknik izahlara girmeyeceğim. Sadece 2012 tarihli HSYK Yönetmeliği’nin 12 Aralık 2014’te nasıl değiştirildiğine ilişkin birkaç misal vereceğim. Yeni yönetmelik HSYK Genel Kurulu’nun ve dairelerin idari yetkilerini önemli ölçüde “HSYK Başkanı”na, yani Adalet Bakanı’na aktarıyor. Özetle:
* Genel Kurul nerede toplanacağına kendisi karar verebilirdi, bu yetki artık Bakan’a ait.
* HSYK toplantılarının gündemi, Başkanvekili’nin görüşü alınarak Adalet Bakanı tarafından belirlenirdi. Başkanvekili, adalet camiası tarafından seçilmiş üyelerden biridir, bir yargıçtır. Yeni yönetmelikte Bakan, kurul gündemini kendi başına belirleyecek.
* Üyeler, mazeret izinlerini Başkanvekili’nden alırlardı, şimdi Bakan’dan alacaklar.
* HSYK Başkanvekili, toplantılara uzman çağırabilirdi. Şimdi bu yetki Bakan’ın. Bakan siyaseten uygun görürse “uzman” çağıracak.
* Hâkim ve savcılar hakkında verilen disiplin cezalarına karşı itiraz yolunun kullanılması konusunda karar, 2012 Yönetmeliği’nde “UYAP ortamında” Bakan’a gönderilirdi. Şimdi “UYAP ortamı” yönetmelikten çıkarıldı, doğrudan “Bakan’a arz edilmek” ifadesi konuldu!
* HSYK adına Başkanvekili veya Daire Başkanı basına açıklama yapabilirdi. Şimdi sadece Bakan açıklama yapabilecek.
İÇLERİNE SİNDİ Mİ?
Şimdi ortada kocaman bir soru var: Eski HSYK’da bazı Cemaatçi üyeler vardı, iktidar güvenmiyordu... Tamam da son seçimlerde Adalet Bakanlığı HSYK’ya kendi listesini seçtirdi; seçim sonuçları iktidar tarafından coşkuyla kutlandı... İktidarın bu HSYK’ya güvenmesi gerekmez mi?
Öyleyse Bakan’ın yetkilerini, ağırlığını, nüfuzunu artıran bu yönetmelik değişikliği niye?
Bunun “sistemi yürütmeyle uyumlu yapmak”tan başka cevabı olabilir mi?!
HSYK’da Bakan’ın kudretini büsbütün artıran bu yönetmelik değişikliği, HSYK’nın seçilmiş üyelerinin içlerine sinmiş olabilir mi? Sanmıyorum.
SİYASİ AMAÇ
Şu son bir yılda yargıyla ilgili olarak çıkarılan bütün “yapboz” kanunlarındaki siyasi amaç bellidir: “Yürütmeyle uyumlu yargı” sistemi kurmak... Adli Kolluk Yönetmeliği de, HSYK Yönetmeliği de bu amaçla değiştirildi.
Halbuki Anayasa’ya göre HSYK, “mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.” (mad. 159)
Yapılan bu düzenlemeler, Adalet Bakanlığı’nın HSYK seçimlerine müdahalesi ve son yönetmelik değişikliği bu maddeye de kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırıdır.
Maalesef bütün bunlar Yargıtay’a, Danıştay’a, ilk derece mahkemelerine, bütün adalet sistemine güveni büsbütün sarsıyor.
Paylaş