Taha Akyol

Kurumlara güvenmek

12 Temmuz 2018
TÜRKİYE parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne “geçiş dönemi”ni yaşıyor.

Burada “geçiş dönemi” kavramının altını çiziyorum. Tanzimat düzenlemelerinin tecrübesine sahip Cevdet Paşa’nın da belirttiği gibi, geçiş dönemlerinde tereddütler, belirsizlikler, umut ve riskler yaşanır; bu normaldir.

Ancak sistem konusunda yaşamakta olduğumuz “geçiş dönemi”, dünya ekonomisinde ticaret savaşlarının başladığı, paranın da kıtlaştığı bir konjonktüre; Türkiye ekonomisinde de kritik kararların beklendiği bir aşamaya tesadüf etti.


MERKEZ BANKASI


Yazının Devamını Oku

Yeni bakanlar

11 Temmuz 2018
BAŞTAN şunu belirteyim, yeni yönetim sisteminde benim umudum ve sevincim, Milli Eğitim Bakanlığı’na Prof. Ziya Selçuk’un getirilmesidir; niye böyle diyorum, aşağıda yazacağım.

Genelde bakanlara baktığımızda izlenmekte olan temel politikalarda büyük bir değişiklik olmayacağı anlaşılıyor. Adalet, İçişleri ve Dışişleri bakanlarının aynı olması bunun bir kanıtı.

Ekonomi politikalarında bazı değişiklikler olabilir mi?

Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’le özellikle 2011’den itibaren Başbakan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında bazı görüş farkları oluştuğu biliniyor.

Ekonominin yeni bakanı Berat Albayrak özellikle faiz konusunda Cumhurbaşkanı gibi düşünüyor. Bu bakımdan ekonomi politikasının bu yönde daha netleşeceğini düşünüyorum.

Yazının Devamını Oku

Yeni sistem

10 Temmuz 2018
TÜRKİYE tarihinde ilk defa “Cumhurbaşkanı yönetim sistemi”ne dün akşam itibarıyla geçmiş bulunuyoruz. İlk uygulama olarak Cumhurbaşkanı dün yardımcısını ve bakanları atadı.

Amerikan sisteminden farklı olarak atamalar Meclis’in denetim ve onayına tabi değil.

Aslında “bakanlar” diyoruz ama parlamenter sistemdeki gibi “bakanlar kurulu” diye bir kurul yok, bakanlar da öyle bir kurulda “üye” olma statüsüne sahip değiller. Bu sebeple başkanlık sistemlerinde “bakan”dan ziyade “sekreter” deniliyor.

 

GÜÇLÜ CUMHURBAŞKANI

Yüksek bürokrat atamaları için parlamenter sistemde “üçlü kararname” denilen, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı imzası gerekirdi. Şimdi Cumhurbaşkanı 500’den fazla yüksek bürokratı sadece kendi imzasıyla atayacaktır.

Atamalarda Meclis denetimi olmaması Cumhurbaşkanı’nı Amerikan başkanından daha güçlü hale getiriyor.

Sistemin müelliflerinden Prof. Mustafa Şentop’un dediği gibi, “Cumhurbaşkanı partisinin de genel başkanı olarak yasama politikalarıyla ilgili birtakım direktifler verebilir.” (25 Haziran)

Disiplinli parti kavramı da bunu sağlar.

Yazının Devamını Oku

Yeni hükümet

9 Temmuz 2018
YENİ hükümetin bugün açıklanması bekleniyor; ben özellikle üç isme dikkat edeceğim.

Bir, ekonominin başına kim getirilecek? İktisadi rasyonalizmin mi, uygulanagelmekte olan tüketimli büyüme politikasının temsilcisi bir isim mi?

İki, Dişişleri Bakanı kim olacak? Hamasete mi diplomasiye mi önem verecek?

Üç, yeni Adalet Bakanı siyaseti mi, hukuku mu üstün tutacak?

 

EKONOMİ BAKANI

İktidarda iki görüş var: Biri öncelikle enflasyonu düşürmeyi, dövizi frenlemeyi, bunun için de gerektiğinde faizi arttırmayı savunuyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına büyük önem veriyor.

İkinci görüş faizi indirmeye, büyümeye, piyasayı canlı tutmak için tüketime öncelik veriyor...

Mehmet Şimşek, izlenmesi gereken politikayı tanımlarken mevcut tedbirlerin devamıyla birlikte

Yazının Devamını Oku

İçim yanıyor

7 Temmuz 2018
MAVİ gözlü melek Leyla, 4 yaşındaydı; kaçırdılar, açlıktan öldü, cansız bedenini dereye attılar.

Eylül 8 yaşındaydı, kaçırıldı, öldürüldü...

Bu yavruların nasıl korkular, acılar içinde kıvranarak can verdiğini düşündükçe içim yanıyor, boğazım düğümleniyor.

Suriyeli hamile kadın Emani Abrurrahman’ı 10 aylık oğlu ile kaçırdılar, tecavüz ettiler, başlarını taşla ezerek ikisini de öldürdüler.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre sadece haziran ayında 39 kadın cinayeti işlendi, 24 çocuk cinsel istismara, 22 kadın da cinsel saldırıya uğradı!

Özgecan’lar günden güne artıyor!

Ayakları ve kuyruğu kesilen minik köpek yavrusu... Yaygınlaşan hayvanlara işkence haberleri...

NE GELENEKSEL NE MODERN

Evvela toplumumuzun büyük çoğunluğu sosyal değerler bakımından sağlıklıdır. Fakat problem de büyük; bir yönüyle değerlerde katılaşma, kutuplaşma var; öbür yönüyle değerlerin içi boşalıyor.

Yazının Devamını Oku

Seçimlerde kutuplaşma

6 Temmuz 2018
TÜRKİYE’nin en önemli sorunu, temel değerlerde henüz uzlaşmamış bir toplum olmasıdır.

Bu yüzden dün de bugün de sert kutuplaşma halindeyiz.

İPSOS’un 2018 seçim sonuçlarına dayanarak yaptığı araştırmaya göre, ilköğretim düzeyine doğru gittikçe AK Parti, üniversite düzeyine doğru gittikçe CHP’nin oy oranı yükseliyor.




Yazının Devamını Oku

CHP'nin sorunu

5 Temmuz 2018
CHP son seçimlerde parti olarak yüzde 22.6 oy aldı, cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin oyu ise yüzde 30.6 oldu.

Aradaki 8 puan fark, büyüktür.

CHP’nin bir türlü yüzde 25’i aşamadığı da biliniyor; bunun için daha kapsamlı yapısal analizler gerekir.

Biz Muharrem İnce’nin aldığı yüzde 30.6 oranında oylara bakalım.

 

İNCE’NİN OYLARI

Muharrem İnce her kesime seslendi, “laikçi” söylemden uzak durdu, sıcak bir kişilik sergiledi, ilgi odağı oldu. 

Bu açılımı Kemal Kılıçdaroğlu başlatmış, partisinin oylarını yüzde 20’den yüzde 25’e çıkarmıştı.

Muharrem İnce bu açılımı geliştirdi.

Yazının Devamını Oku

Adaleti unutmayalım

4 Temmuz 2018
TÜRKİYE heyecanlı bir seçim geçirdi, şimdi devlet yeni sisteme uyarlanma sürecinde...

Bütün bunlar çok önemli meşguliyetler ama hukuku ve adaleti hiçbir zaman unutmamak lazım.

Hatta adalet konusunda daha titiz olmak, hukuka aykırı tutuklamaları sona erdirmek şimdi daha da zorunludur. Zira AİHM ve AYM’nin verdiği emsal “ihlal” kararları bu tahliyelerin çoktan yapılmış olmasını gerekiyor.

İkincisi, ekonomide zorlu bir ameliyat dönemine gireceğiz, bu da ülkede hayli zedelenmiş olan hukuka güvenin restore edilmesini gerektiriyor ki, AYM ve AİHM kararlarının hem ilgili dosyalarda hem emsal dosyalarda uygulanması bu yönde önemli bir adım olacaktır.

MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI

Yazının Devamını Oku