BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın bürokratik oligarşiden yakınması pek çok kesimden haklı destek aldı.
Ancak, Erdoğan’ın sözleri, bu oligarşiye karşı AKP’nin nasıl bir mücadele yöntemi seçtiğini gün ışığına çıkarmasını da sağladı.
AKP’nin, kıdem, kalite, kariyer gibi unsurlara önem vermeksizin bürokraside, tepeden tırnağa kadrolaşma çabasının, sistemi daha iyi işletmekten çok tıkadığına olan inanç artmaya başladı.
Özelleştirmedeki başarısızlık dahi bu gerekçeye dayandırılırken, AKP hükümetinin getirdiği bürokratların zafiyetinin yasama üzerindeki etkileri de görmezlikten gelinecek gibi değil.
İNCE YASAMA TAKTİKLERİ
AKP bürokrasisinin hazırladığı tasarılar öyle gariplikler içeriyor ki, bunların aşılması amacıyla, TBMM’de, hiç alışık olunmayan yasama yöntemlerine başvurulmak zorunda kalınıyor.
AKP yönetimi çareyi, bunları birer ince yasama taktiklerine bağlamakla bulsa da sonuçta, bir yandan yanlış yasalar çıkıyor, diğer yandan TBMM mesaisini verimli kullanamıyor.
Konuyu, Hürriyet’in Parlamento Büro Şefi Nuray Babacan’la konuşunca, sadece son birkaç ayda bile bazı tasarılarla ilgili yaşanan ilginçlikler tabloyu ortaya çıkarıyor.
Tasarıların eksikliği, çoğu zaman CHP’liler tarafından fark ediliyor.
CHP’lilerin eleştiri ve uyarıları AKP yönetimini harekete geçiriyor.
Çünkü, AKP milletvekillerince aynı konuda hazırlanmış bir teklif aniden ortaya çıkıyor ve teklif, tasarı ile birleştirilerek görüşülüyor.
Çok uzağa gitmeye de gerek yok; daha geçen hafta, hükümet tarafından TBMM’ye gönderilen Gözlükçülük Yasa Tasarısı ile Özel Güvenlik Şirketleri Hakkındaki Tasarı’da yaşananlar buydu.
Örneğin, göz doktorlarına gözlükçülük yapabilmesi, güvenlik şirketlerinin vereceği zararların tazmin edilmesi böylece sağlandı.
OLİGARŞİYE DAHA KALIN ZIRH
Bürokrasiden gelen bazı tasarılar ise aynen geçiriliyor.
Onlarda da başka sorunlar yaşanıyor.
Tecrübe eksikliği, bürokrasiyi günü kurtaran düzenlemelere itiyor.
Bunun örneği de IMF ile girişilen kavga dövüşün ardından Kamu İhale Yasası’nda yapılan değişikliklerde görülebilir.
O değişikliğin üzerine tekliflerle iki değişiklik daha yapılıyor.
Kamu vakıflarının saltanatına son veren yasanın, bir başka teklifle delinmesini örnek vermeye ise gerek bile kalmıyor.
TBMM’de, AKP eliyle başlatılan bir yeni uygulamaya da işaret etmeli.
Bu iş de, özellikle Başbakanlık üst düzey bürokratlarının akıl vermesiyle yapılıyor, ama hükümet işin dışındaymış gibi gösteriliyor.
Bürokratların mevcut yargı kalkanını, üstelik belediye başkanlarını da kapsayacak şekilde daha da genişleten AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan teklifi de buna örnek verelim.
Üstelik, bürokratik oligarşiden yakınan Başbakan’ın çok da ilgisini çekmesi gereken bir düzenleme değil mi?
Bu örnekler ister yasama taktiği, ister bürokratik zafiyet veya eksiklik olarak görülsün, ama iyi örnekler olmadıkları kesin.