Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Topu Gül’ün kucağına bırakmak

SALI gününün tek konusu Başbakan Erdoğan’ın Suriye’ye vereceği yanıttı.

Haberin Devamı

Mavi Marmara katliamı sonrası 1 Haziran 2010’da AKP grubunda İsrail’e, “Kimse Türkiye’nin sabrını test etmeye kalkmamalı. Türkiye’nin dostluğu ne kadar kıymetliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir” demiş olan Erdoğan, bu kez aynı kürsüden Suriye’ye, “Türkiye’nin dostluğu ne kadar değerliyse gazabı da o kadar şiddetli, o kadar kahredicidir” uyarısı yaptı.

İsrail’e karşı ne zafer kazanıldı, Suriye’de ne olur belirsiz, ama salı günü Erdoğan, neredeyse Suriye kadar bazı köşe yazarlarını da hedefe koydu.
Geçmiş örneklere bakıldığında bu yazarlara karşı bir zafer çok olası.

Oysa kaybedenler, köşe yazarları değil de Erdoğan’ı önce Esad ile dost, sonra kanlı yapan politika sahipleri ve dış politikayı, “Onun teorisi iyiydi, pratiği yoktu. Bizde teori de pratik de çok iyi” diyerek Enver Paşa maceracılığına çekenler olsa Türkiye gerçek zaferlere imza atabilir.

Haberin Devamı

İKİ GÜNDE 8 ŞEHİT

Çünkü Türkiye’nin ilk ihtiyacı kendi iç barışıdır, işte bakın iki pilotun acısı sürerken, dikkatlerden yine uzakta kaldı, iki günde 8 şehit verildi.

Son iki yazımda, ülkeyi yönetenlerin asıl yoğunlaşılması gereken bu konuda CHP’nin girişiminin yarattığı olumlu havanın dağılmakta olduğunu aktardım.

Ancak konuyla ilgili CHP’li yöneticilerin, “İşi çok küçük sürprize bırakmışsın. Henüz girişimlerimiz bitmedi, az daha sabır” uyarısını dikkat çekici buldum.

Anladığım CHP’nin, bu süreci sürdürmek amacıyla yeni planları söz konusu. İlk akla gelen TBMM’de saydam bir süreci başlatacak girişimler.

Saydamlık son derece önemseniyor, çünkü, “Bakın halk, Oslo’da PKK ile görüşme yapılmasına hiçbir tepki göstermedi. Tepki, görüşmenin gizli yapılmasınaydı. TBMM’de saydam bir zemin umudu hâlâ var” deniyor.

CHP, bu girişimi yaparak iki partili (AKP-CHP) çalışma düzeninden uzak durmak, tabanına, “Amaç AKP politikalarına destek değil, sorunu 4 partinin olduğu bir zeminde çözmeye çalışmaktır” mesajı vermek istiyor.

CHP’nin bir başka girişimi daha olası ki bence tam bir sürpriz olur.

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den randevu isteyip, Çankaya Köşkü’ne çıkarak şunu önerebilir:

“Biz bir girişim başlattık, ancak Devlet Bahçeli’nin tavrı önümüzde bir engel gibi duruyor. O zaman Cumhurbaşkanı olarak siz devreye girin. Siz, 4 lideri buraya çağırın. Sizinle birlikte burada bir ortak zemin bulmaya çalışalım. Bahçeli’nin, böyle bir toplantıya ‘hayır’ dememesi gerekir.”

Haberin Devamı

BENİ UNUT GÜNİZ

Anlaşılan CHP’yi izlemeye devam edeceğiz, ama izlenecek başka yerler de var. Son olarak, aynı kulübe üye olduğum için spor yaparken, TV’den maç izlerken ara sıra sohbet ettiğim eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz de tutuklandı.

Adriyatik turunu yarıda kesip İzmir’de polise teslim olan, “Gözaltı kararı yok” denince karayolu ile Ankara’ya gelen Gürüz’le o yolculuğunda konuştum.

Hiçbir zaman eşinden ayrı görmediğim Gürüz yine Güniz Hanım’la beraberdi.

Gözaltına alınmamış olmasından memnundu, ama “Artık sıkıldım” dedi.

Sıkıldığını iyi biliyordum, çünkü Ergenekon kapsamında gözaltına alınmasını hiç içine sindiremedi, içerdeyken, “Ben ne yaptım ki” diye kafasına vurup durduğunu söyler, kim ki yanında ‘Ergenekon’ dese hep çok sert tepki verirdi.

Herhangi bir görüş birliğimiz olduğu için yazmıyorum, ama 15 yıldır YÖK’ten içeri tek adım atmamış, üç yıl önce evi didik didik aranmış, oğlu ABD’de yaşadığı halde arandığını öğrenince hemen koşup gelmiş 65 yaşındaki biri neden tutuklanır; tutuklanınca, “Güniz, artık beni unut” deme gereğini neden duyar sorusunu, kişisel kavgasını kenara koyan herkes iyi düşünmeli.

Yazarın Tüm Yazıları