MİLLİ Güvenlik Siyaset Belgesi’nin (MGSB) yeniden yazımı ile ilgili çalışmalar bir iki ay içinde bitiyor.Dışişleri Bakanlığı ve bazı askeri birimler henüz görüşlerini bildirmemiş olsalar da yeni belgenin genel çerçevesi çizilmeye başlandı. Bu çerçeveye bakıldığında, 1997 Ekim’inde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında kabul edilen, 2001’de üzerinde bazı düzenlemelere gidilen belgenin, bu kez büyük değişikliklere uğrayacağı görülüyor. Bölücü ve irticai faaliyetlerin, iç tehdit sıralamasında yine eşit ağırlıklı olarak birinci sıradaki yerlerini korumasına kesin gözüyle bakılırken, ‘ülkücü mafya’ başta olmak üzere bazı eski bölümlere hiç yer verilmiyor.Mafya ile mücadelenin artırılarak sürdürülmesi talebi ise yerini koruyor. YUNANİSTAN ORTAK OLUYORMGSB’de en önemli değişiklikler dış tehdit algılamasında meydana çıkıyor. Yunanistan, 82 yıllık belge tarihinde belki de ilk kez dış tehdit sıralamasında birinciliği bırakıp, oldukça alt sıralara düşürülüyor. AB’ye üyelik yolunda ilerleyen Türkiye’nin, 10 yıl sonraki ortağını tehdit olarak görmeye devam etmesi devlet ciddiyeti ile bağdaştırılmıyor. Bu nedenle, önceki belgedeki ‘çatışma olasılığı var’ ifadesi de tarihe karışıyor; ancak bazı sorunların sürmekte olduğuna dikkat çekiliyor. Yunanistan’la bağlantılı olarak, önceki belgede, ‘Çatışma olasılığı halinde Yunanistan’ın yanında yer alabilir’ diye tanımlanan Suriye’nin de sıralamadaki yeri aşağılara doğru kaydırılıyor. Komşularla ilişkiler de önceki belgede yer alan, ‘Önceki değerlendirmeler aynen korunmalıdır’ ibaresinin dışına çıkarılıyor, ilişkilerin iyi komşuluk çerçevesinde ve özellikle de ekonomik alanda geliştirilmesi isteniyor. ŞAHAP İSTANBUL’U VURABİLİRKomşularla ilişkilerini, eskisine oranla daha iyi bir noktaya getirmiş olan Türkiye’nin, MGSB’deki en önemli farklılığı da yine bir komşu ülke ile ilgili olarak ortaya çıkaracak. İran ile sıcak sanılan ilişkilerin, derin anlamda ciddi bir kriz içerdiği bu belge ile su yüzüne çıkacak gibi. Türkiye’nin, İran’ın füze gücü ve olası nükleer kapasitesi konusunda ciddi kaygılar taşıdığı görülüyor. İran’ın son denediği Şahap 3 füzelerinin menzilinin İstanbul’u vuracak düzeye gelmiş olması, bu ülkeyi, bu kapasitesi nedeniyle dış tehdit algılamasında en tepeye yerleştiriyor. Belki de aynı oranda tehdit olarak görülecek ikinci konu ise, Irak ve buna bağlı olarak uluslararası terör.Uluslararsı terör, El Kaide olarak da kaleme alınıyor. Örgütün, İstanbul’da sinagolarla, İngiliz Konsolosluğu ve HSBC binasına giriştiği terör eylemleriyle Türk vatandaşları ve güvenlik görevlilerine karşı Irak’ta giriştiği son katliamlar not ediliyor. El Kaide’nin, Türkiye’ye karşı giriştiği bu eylemleri, ülkeyi Avrupa’dan uzaklaştırma, iç karışıklık yaratmaya yönelik olarak algılanıyor.BÜTÜN KURUMLAR REJİMİN GÜVENCESİ Belgedeki diğer bazı önemli maddeleri de şöyle sıralamak mümkün: - Türkiye’nin Ermenistan’la önemli bir sorunu bulunmuyor; sorun daha çok Ermeni diasporasından kaynaklanıyor. Bu tespitle dikkatler, Ermenistan’ı da rahatsız ettiği düşünülen diaspora üzerinde tutuluyor. - Sınır kapısının kapalı olması da Ermenistan ile Türkiye ilişkisinden değil, Ermenistan’ın Azerbaycan politikasından kaynaklanıyor. - Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefi, dikkatli bir şekilde sürüyor. - Türk dünyasıyla ilişkiler daha güçlendirilmeli; son dönemde Özbekistan ve Türkmenistan’la ortaya çıkan sorunların giderilmesinde büyük yarar var. - Rusya ile başta ekonomik işbirliği olmak üzere ilişkiler daha da geliştirilmeli. Belgede, sol terör, terör sıralamasında altlarda yer alırken, ekonomik istikrarın korunması, sosyal barışın güçlendirilmesi üzerinde duruluyor. Rejimi korumanın devletin tüm birimlerinin görevi olduğunu anımsatacak belgeye, mezhep konusunun girip girmeyeceği henüz net değil. Buradaki sorun da, ‘Cemevleri, ibadethane mi kültürevi mi?’ sorusuna henüz yanıt bulunamamış olmasından kaynaklanıyor gibi.