Paylaş
Kamera kayıtlarını, gazete kupürlerini keyifle saklayacağım bir buluşmaydı.
TED, açtığı üniversitesiyle eğitime katkısını yeni bir ufka çekti.
Siyasetteki kısa deneyimi vesilesiyle 20 yıldır tanıdığım, yaptıklarını görünce, “Arkadaş senin işin eğitimmiş” demeye başladığım Selçuk Pehlivanoğlu, arkadaşlarıyla beraber TED’in bu yürüyüşünü güçlendirerek sürdürecekler gibi.
Türkiye’nin TED gibi yüzlerce eğitim kurumuna ihtiyacı var; çünkü Adana’da gördüğüm gibi gençlerin tek talebi iyi bir eğitim ve onunla gelecek iyi bir iş.
EĞİTİMLE DE HER YERDE OLMAK
ADANA’da öğrencilere özetle, “Kendinizi 75 milyonda bir görüp panikleyebilirsiniz; ama böyle bakarsanız daha kötüsü var! Çünkü artık global dünyanın parçası olmuş, her ülkede varlığını gösteren bir Türkiye’de yaşıyorsunuz. O nedenle 75 milyonda da değil, 7 milyarda birsiniz” dedim.
Sonra da hiç korkmamak gerektiğini, yapılacak tek şeyin iyi bir eğitim alıp fark yaratmak, yıldızlaşmak olduğunu anlattım.
Çok şeyde olduğu gibi, Türkiye’nin dışa açılım tarihini de (En azından Özal’ın hakkını teslim etmeyerek) 10 yıl önceden başlatmayı yeğleyenler olsa da hiç tartışmaya gerek yok, önemli olan bu ülkenin ve insanlarının yürüyüşü.
Önceki gün, Bahçeşehir Üniversitesi’nin (BAU) Avrupa’daki en eski ve en büyüklerden olan İtalya’nın Sapienza Üniversitesi ile işbirliğine tanıklığımız da o yürüyüşün yeni bir adımıydı.
Böylesi önemli bir üniversitenin içinde artık, BAU yönetiminde, Türk Dili ve Kültürü üzerinde çalışmalar yapacak akademisyenlerle dolu bir Avrasya Araştırmalar Merkezi var.
Acılışa katılan büyükelçi Hakkı Akil’in sözlerinin de ortaya koyduğu gibi, ülkeler arası ilişki sadece ekonomik boyutta kaldığında sağlıklı gelişmiyor, tek taraflı olabiliyor; diğer bağların da sıkı olması şart.
Ancak öğrenci değişimine olanak sağlayan eğitim temelli bir ilişki en önemlisi; çünkü doğrudan o ilişkinin geleceğine yapılan bir yatırım söz konusu.
HIZLI HAREKET OLANAĞI
BELKİ de işin en güzel yanı, böylesi adımların özel sektörce atılmasıdır.
Çünkü özel sektör hızlı hareket edebiliyor; işte BAU, birkaç yılda 13 ülkede kampustan araştırma merkezlerine kadar çeşitli düzeyde birimler açmış.
Güzel bir rastlantı; bu akşam da İstanbul’da iş dünyasının kamuya ait eğitim kurumlarına verdiği desteğin yeni bir örneğini yaşayacağız.
BAU’yu yaratan Enver Yücel gibi öğretmen kökenli, iş dünyasının bir başka önemli ismi Ali Akkanat’ın Selçuk Üniversitesi’ne katkılarını izleyeceğiz.
Türkiye’de onlarca okul yapıp devlete bağışlamış, binlerce öğrenciye burs veren Akkanat Eğitim ve Sağlık Vakfı, “Selçuk Üniversitesi Ali Akkanat Sosyal Sorumluluk Ödülleri” dağıtmaya başlayacak.
Selçuk Üniversitesi ile“Neredeyse bir kampus kazandırdı” denecek düzeyde ilgilenen Akkanat Vakfı, şimdi de sosyal, ekonomik ve çevre konularında sorumlulukların yerine getirilmesini özendirmek için Türkiye’ye ve topluma katkı sağlayacak akademik çalışmalara destek olacak.
Yani, önce “Söz konusu eğitimse yetmez”, sonra da “Keşke iş dünyasının istisnasız her önemli ismi, hem de uluslararası çapta prestijli okullarla eğitim hayatına girse” desek yeridir.
Paylaş