SEÇİM kararının alındığı, sandığa 3.5 ayın kaldığı bir haftaya giriyoruz.
Bugünden bakacak olursak görünen; iktidar, süreci askerle tansiyonu yükseltme ve Ergenekon, Balyoz gibi davalar üzerinden götürmeye çalışacak. Bu amaçla da sadece tutuklamalar değil; bazı askerleri görevden alma kararı çıkmasına, Ergenekon’la CHP bağlantısı kurma arayışlarına kimse şaşırmasın. Yine görünen, Başbakan Tayyip Erdoğan, demokrasi söylemini öne çıkarmakta, darbe tartışmalarını sürdürmekte yarar görecek.
Muhalefette ise MHP rotasını çizdi, herekete geçti; Devlet Bahçeli salı günkü grup toplantılarını sonlandırarak seçim startını verdi, yollara düştü.
Anladığım, AKP’nin özetlediğim planını gördüğü için Bahçeli, bu konularda iktidara yarayacak tüm çıkışlara karşı söylemler geliştirip uyarılar yapıyor.
Bahçeli, yola erken çıkarak örgütünü de hareketlendirmek istiyor; çünkü AKP’nin ana hedeflerinden birinin MHP’yi baraj altına itmek, bunun için örgütte kopuşlar sağlamak olduğunu düşünüyor, önlem alıyor. POLEMİK CHP’YE YARAMIYOR
MHP’ye karşın, ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu her hafta mutlaka bir-iki ile gidiyor olsa da CHP, Ankara’nın polemiklerini aşmakta başarılı görünmüyor. Hele hele Ergenekon ve Balyoz tartışmasına girdikçe yerinde sayıyor.
Tamam; o davalarda önemli hukuk ihlalleri ve kanıtlarla ilgili kuşkular var ve bunları dile getirmek hukuku savunan herkesin görevi; ama işi, ironi de olsa, “Nerede bu Ergenekon gidip üye olacağım” noktasına çekmek hem beklenen sonucu yaratmaz hem de AKP’ye tatlı bir koz vermek olur.
Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan’a, “Size muhtıra verenlere neden dokunmuyorsunuz” diye sormayı sürdürmesi ise son derece doğal.
CHP bu konulara dalmaktansa, Aile Sigortası başta, projelerini ilgili halk kesimlerine anlatmaya yoğunlaşsa, Ankara’ya uğramadan Anadolu’yu karış karış dolaşsa iktidarın polemiklerini havada bırakır, etkisiz kılar.
İşte Aile Sigortası konuşuluyor, tartışılıyor, ilgi de topluyor.
Aile sigortası kadar, “Her üniversite öğrencisine iki yılda yurt ve harçları kaldırma”, “Şoför esnafına KDV ve ÖTV’siz taksi”, “Muhtarlara asgari ücret”, “Emekliye milli gelirden pay”, “Taşeron işçiliğe son” gibi vaatler de geniş kitlelerin bütçelerine önemli maddi katkı sağlayacak projeler.
Halkın gerçek sorunu bunlar olduğu için CHP, önce projelerini ilgili kesimlere ulaştırır sonra da ikna edici olursa daha fazla sonuç alabilir. YOKSULLUĞA YETER DEMEK
Neden mi bunları söylüyoruz; bakın çevrenize insanlar neyi konuşuyor?
“Bugün otobüs kartımı bir kez az kullandım” sevincini yaşayan; “Ben de OSTİM’de, Davutpaşa’daki gibi bir gün yanarak can verir miyim” diye korkan; her gece yatağa, “Zonguldak’ta, Afşin’deki göçükler beni de bulur mu” sıkıntısı ile giren, “İşime gücüme giderken polis, bir gün Sakarya’daki gibi benim de yolumu kesip, yere yatırıp diziyle boğazıma bastırır mı” hissine kapılan, bütün gün, “Gelirimi iki kuruş nasıl artırırım” hesabı yapan insanların sayısı ne kadar?
Bu insanlar, kendi hakları savunacak mesleki örgütlerden de mahrum bırakıldıkları için seslerini duyurmakta başarılı olamıyorlar.
İşte bu çaresiz insanlara sahip çıkan, sarıp sarmalayan, “Yoksulluğunuza yeter” diyen, gerçek gündeme onları oturtanlar kazanır.