Paylaş
Bir adım önde, iki puseti süren erkekler de sanırım eşleriydi. Tam erkeklerin yanlarından geçerken biri diğerine şunu diyordu:
“Gözaltına alınan polislerin ve ailelerin durumuna baktın mı, hepsi ya kirada oturuyor ya da alt gelir gruplarından.”
Günlerdir sorguladığım, üzerinde düşündüğüm, düşüncelerimi zaman zaman sosyal medyada paylaştığım bu konuda, duyduğum en çarpıcı cümlelerden biri de buydu.
Bugün gözaltında olanların dün gözaltına aldıkları askerler, biliminsanları, gazeteciler de aynı sosyal sınıflardan geliyordu.
DÜNÜN MAĞDURLARI HUKUK İSTİYOR
Cumartesi günü de Dursun Çiçek ve hukukçu kızı İrem dahil, özgürlüklerini yakın zamanda kazanmış bazı asker ve yakınları ile buluştum, sohbet ettim.
Baştan belirteyim ki ne kadar tercüman olmaya çalışmış olursak olalım, yaşadıklarını yaşamadığımız için ne o insanlar ne de aileleriyle aynı acıyı hissetmedik, bugün de aynı duyguları taşımamız mümkün değil; sadece saygı duyup anlamaya çalışabiliriz.
Bugün de polisler ve aileleri için aynı şeyleri söylemeliyim.
Dünün mağdurlarının, kendilerine haksızlık edenlerin bugün hukuk önünde hesap vermesini destekledikleri ortada; ancak “Bize uygulanan hukuksuzluklar onlara uygulanmasın” söyleminde çok samimiler.
Kesinlikle rövanşist bir duygudan eser yok ve bu çok güzel bir şey.
İstedikleri; tüm haksızlık ve hukuksuzlukların gözler önüne serilmesi için, açık adıyla ‘Cemaat’in, gerçekleri ifşa edecek bir özeleştiride bulunması.
Davaya müdahil olma isteği de ‘gerçekler ortaya çıksın’ amaçlı.
İki tarafın acılarını anlamaya çalışarak, dünkü mağduriyetleri yazıp çizmiş bizler dahil herkes, ‘ne yapmalı’ konusunda kafa yormak durumunda.
İşte bu noktada, yazılacak çok şey olsa da kısa bir özet yapmalıyım.
AYNI ŞEYLERİ YAŞAR GİBİYİZ
Gözaltılar sahur vakti yapılmış ve operasyonun adı da ‘sahur’ konmuş.
Bunun inanca saygıyla, insan haklarıyla bir ilgisi var mı; maazallah bu operasyonu başka bir iktidar yapsaydı, bugünün güç/iktidar sahipleri sokağa dökülüp ‘din düşmanları’ diye bağırmaz mıydı?
Bakın gözaltı saatleri, yazılıp çizilen deliller, siyasilerin operasyona yön veren söz ve tutumları, iktidar medyasının haberleri vs. geçmişin tekrarı gibi.
Evet, dün iktidar sahipleri ile bugün gözaltındakiler her şeyi beraber yaptılar, hesap vermeliler; ancak dün karşı çıktığımız şu kuralı bugün de anımsayalım:
“Emir verenle emir kulu bir tutulamaz; hesabı, önce emri veren ödemeli.”
Varsayalım ki dünkü operasyonların tamamı ‘paralel’ tarafından uygulandı.
Peki, emir ve onayın kimden gittiğini bilmez gibi davranıp, görmeyelim mi?
Hele hele, bugünün ve dünün ‘aynı emir verenleri’ kenardan sürekli, “Cambaza bakın, cambaza” diye bağırıp duruyorsa.
Bu ülkenin artık çok güçlü bir kardeşlik hukukuna ihtiyacı var; bunun öncülüğü dünün mağdurlarına düşer ve dünkü duruşa en büyük saygı da böyle gösterilir.
Yoksa birileri iktidarını sürdürsün diye, bu ülkenin yoksul evlatları birbirlerini kırmaya daha çooook devam eder.
Bu ülkeyi seven herkesin sarılması gereken ortak değer ise hukukun üstünlüğü, herkesin hak ve hukukunu korumaktır. Dünün, bugünün ve yarının zalimleri için en etkili karşılık budur.
Ve de yakınlarının yolsuzluklarını milli iradeden kaçıranlara...
Paylaş