O makamlara Başbakan yerleştirdi

‘Devletin içine sızmış olanların inlerine girip didik didik edeceklerini’ açıklayan Başbakan da ima ettiklerini en yakınına kadar sokmuş bir siyasi.
Bunu ben söylemiyorum; malum Başbakan, ‘Cemaat ne istedi de vermedik’ demişti, ama kendisine çok yakın bilinen iki yazar da bunu ifşa ettiler.
Biri cemaate, “Daha önce kaç valin, kaç bakanın vardı, şimdi kaç” diye sorarken diğeri, aşağıdaki şu cümlelerle bakın ilginç ne ipuçları verdi:

KORUMA CEMAAT POLİSLERİNDEN

“En büyük şaşkınlığı 11 yıl boyunca cemaatin kadrolarını kendi partisinin grubu dahil, her yere yerleştiren Başbakan Erdoğan yaşıyordur. Bu konuda o kadar rahattı ki (Belki de ihmalkâr demek lazım) kendisini ve ailesini koruyan yakın koruma ekibinin neredeyse tamamını cemaatin polislerinden oluşturdu, bir yıl öncesine kadar.”
Parantez içi cümle yazara ait ve ‘bir yıl öncesi’ denerek, Başbakan’ın evinde böcek bulununca, şubat ayında korumaların değiştirilmesi kastediliyor.
Bu durumda; ‘cemaatin polisleri’ bilinerek seçilmiş ve 11 yıl Başbakan’la ailesine en yakın mesafede tutulmuşlarsa bunun anlamı nedir, ne tür bilgilere sahipler ve bunların sonuçları ne olabilir?
Bugün çeteden mafyaya, maşadan paralel devlete kadar her sıfata uygun bulunan bir yapıya, devlet kadrolarının özellikle sunulduğu anlaşılmıyor mu?
Yıllarca ülkeyi hükümetin yönettiğini söyleyenler, işi bugün ‘çete’ dedikleri birilerine devretmişse ortada vahim hata var demektir.
Bu vahim tablo, bir büyük rüşvet soruşturması ardından, gece/gündüz yapılan toplu tasfiyeleri sorgulamayı dahi anlamlı kılmıyor; ama anlaşılan, yığınakta yapılan hatalar bugün, sağlıklı karar almanın yollarını tıkıyor.
‘Adli kolluk’ sıfatıyla savcının emrine girmiş polise, gizlilik gerektiren operasyonlarda amirlerine bilgi verme zorunluluğu getirmek de böyle bir karar.
Bu karar ne dünyaya ne de halka anlatılabilir.

İÇERİDEKİ İTİRAZLAR

Aynı şey, devlete özenle seçilip yerleştirildikleri için ‘inleri’ çok iyi bilinip ‘didik didik’ edilen kadroların tasfiye işleminde de geçerli.
Bırakın dünyayı veya halkı; hem ‘didik didik etme’ işlemi hem de rüşvet soruşturmasına yaklaşım, kimi iktidar temsilcileri için ciddi rahatsızlık nedeni.
Örneğin, belediye başkan adayı yapılan bakanlar kabine revizyonunun çapını sorun etmiş; Başbakan’a, “Bizimle, soruşturmada adı geçen bakanları aynı anda değiştirirseniz bundan çok olumsuz etkileniriz” denmiş olabilir mi?
Ayrıca, cemaatle girişilen kavgayı doğru bulmayan iktidarın önemli bazı isimlerinin, üçlü beşli bir araya gelip, “Yanlışları Başbakan’a söyleyelim” mutabakatına varmış, Başbakan’a ulaşmış, ama o noktada çoğunluğun susmayı yeğlemiş olması da çok olası gibi.
Tez söz alıp, birkaç cümle söyleme cesareti bulanların, dışarı çıkınca ‘Yalnız bırakıldım’ siteminde bulunmuş olma seçeneğini de yabana atmamalı.
Bence bunların hepsi olası; ama bekleyelim, görelim.