SON tren kazalarının teknik nedenleri ne olursa olsun, kazalar bu kurumda bir sorun olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor.
Hızlandırılmış tren kazasıyla ilgili gensoru oylaması sonrasında yazdığımız gibi, bazı AKP’lilerin hiç değilse genel müdürün görevden alınması talebi yerine getirilmediği için bugün kurum daha fazla yıpranmayla karşı karşıya.
Yıpranan sadece TCDD de olmuyor, bundan AKP ve hükümet de nasipleniyor.
Bir önceki koalisyon hükümetinde ortaklardan biri, aynı tür olaylar karşısında, ‘Surda gedik açtırmam’ demişti.
Bugün o parti Meclis dışında, korunacak suru da yok.
Aynı sur mantığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da da görülüyor.
PARAŞÜTLE İNİŞ
Ulaştırma Bakanı, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı’nın İstanbul kadrosundan olması Erdoğan’ı TCDD konusunda özel hassasiyete götürebilir. Ancak, yılda 500 milyon dolar zarar eden bir kurumun başına getirilenlerin işi ehliyle yapıp yapmadığı konusunda ise kuşkular giderek yerleşiyor.
TCDD internet sitesi gösteriyor ki, Genel Müdür ile iki yardımcısı kuruma paraşütle iniş yapmış; bir yardımcı mahkeme kararıyla yerini korurken, bir yardımcı kurum içi hiyerarşiden gelmiş.
Genel Müdür’den sonraki en etkin yardımcı, kazaları ‘Takdir-i ilahi’ diye niteleyen Ali Kemal Ergüleç’in özgeçmişinde dikkat çeken ibareler yer alıyor:
‘İETT’de Garajlardan Sorumlu Bakım Onarım Daire Başkanı olarak, her gün, 2500 otobüsün hazır olarak servise verilmesini sağlayan çalışmaları yaptı.’
‘İstanbul’da Amerikan Kültür Merkezi’nden bir yıllık eğitim sonunda sertifika aldı.Teknik İngilizce için özel kurslara devam etti.’
‘Modern otobüsler, modern duraklar ve modern garajlar düsturundaki ekibin bir üyesi olarak görev yaptı.’
Son iki satır hemen hemen aynı ifadelerle Genel Müdür için de kullanılmış.
Diğer etkin yardımcı Şinasi Kazancıoğlu ise Erciyes Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden 1996’da mezun olmuş, halen doktora yapıyor.
Bu göreve TCDD 2. Bölge Müdür Yardımcılığı’ndan alınıp getirilmiş.
HA OTOBÜS, HA TREN
Dışardan atamalarla dengesi bozulan kurumun iç havası da karışık.
Olmayacak işler için, ‘Allah emri mi; bu iş olacak’ denerek, çalışana başka bir seçenek bırakılmamış.
AKP kadrolarında görülen ‘güç sarhoşluğu’, TCDD’de de etkili; ‘En az 10 yıl iktidarız, ne istersek yaparız’ havasıyla personel üzerinde baskı kurulmuş.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden tanıdığı bir isime motivasyon toplantıları düzenlettiren Genel Müdür’ün bu toplantıların birinde, ‘Bu işin şu kadar otobüsün işletmesinden farkı yok ki. O işi yaptım; bunu da yaparım’ tavrı kendisini dinleyenleri hayrete düşürmüş.
Başbakan, Bakan, Genel Müdür kazalarda makinistlerin arkasına sığınınca, başta makinistler olmak üzere kurumda stres ve moralsizlik oluşmuş.
Buna rağmen zarar şampiyonu kurumun başına gelmenin zorluklarından çok yerini korumayı öne çıkaran Genel Müdür, hálá istifayı aklından geçirmiyor.
Başbakan veya bakan da bu tasarrufu yapmadıkça ‘Farklıyız’ iddiasındaki AKP’nin eskilerin bir kopyası olduğu her geçen gün daha çok ortaya çıkacak.