Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Koruma kurullarına rant baskısı

ERDOĞAN Bayraktar, ‘Büyük Rüşvet Operasyonu’ ardından istifasını isteyen Başbakan Erdoğan’a, ‘Her şey talimatların çerçevesinde oldu’ yanıtı vermiş; o nedenle Başbakan’ın da istifa etmesi gerektiğini söylemişti.

Haberin Devamı

Şimdi ise ‘liderinden özür dileyerek’ istifasını geri aldı, hayırlı olsun.
Ancak, güzelim kentin, nasıl ranta teslim edildiğini gösteren ifade tutanaklarına bakarak hiç değilse bir özrü de İstanbullulardan esirgemese ne güzel olur.
İstanbul’un tabiat varlığını, güzelliklerini gelecek nesillere aktarmakla görevli koruma kurullarının bazı kararları dahi bu özür için yeter de artar.

BASKI DEĞİL TAVSİYEYMİŞ

Çok özet aktarmak gerekirse sistemin işleyişi basit.
İşe, bakan sözünden çıkmayan birini, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’ndan sorumlu ‘bakanlık müşaviri’ olarak atamakla başlanıyor.
Sonra, o isim hemen bir kurulun da başkanı yapılıyor ve arkasındaki siyasi gücün yüksekliği her vesile ile gösteriliyor.
Bakan ve yakınları üzerinden işadamlarını tanımaya başlayan bu kamu görevlisi, talimatlı/talimatsız, o işadamlarının kurullar önündeki mevzuata ve imara aykırı rant yüklü işleri için devreye giriyor.
O işadamlarından daire satın alma işini de kenara bırakalım ama hiç görevi olmadığı halde diğer kurulların üyeleri telefonla aranıyor, işlerin geçmesi için ‘tavsiyelerde’ bulunuluyor.
Savcıya da, “İşi iyi bildiğim için görüş aktarıyorum, bu baskı değil” dediğinde, o görüşme tapeleri yüzüne okununca, ‘o konuşmalar anımsanmıyor’.
Yetmiyor, direnen kurul üyelerini saf dışı edecek şikâyetlerde bulunulurken işadamlarına, mevzuatı dolanacak yöntemler gösteriliyor.
Tabii ki bütün bunlarda amaç ‘safiyane’, ‘yardımcı olma’ temelli!
Görevi olmadığı ve orada bulunmaması gerektiği halde diğer kurulların -rastlantı bu ya, tanıdığı işadamlarıyla ilgili karar verilen- toplantılarına katılıp ‘aydınlatıcı bilgiler’ aktarılıyor.

YETENEKSİZ AMA TARAF

Sonuçta, kimi üyelerin görevlerinden ayrılması pahasına da olsa kararlar, bir şekilde o işadamlarının ellerini ovuşturur yönde çıkıyor.
‘Talimat en tepeden’ gerekçesiyle, bazı işadamlarının, korulukları yok eden rant hesapları gerçekleşsin, imara aykırı emsal katlaması yapılmış binaları bir an önce açılsın diye seferber olunuyor.
‘Yüzsüzlüğün bu kadarı da olmaz’ hesabı, ağaç katliamı gizlensin diye korulukların sit derecesini düşürme yoluna gidiliyor. Yine ne rastlantı ki, o işadamının, o korulukla ilgili kurul toplantısına girip çıktığı ve bunun, akçeli bir nedene dayandığı iddiaları tutanaklara yansıyor.
Uzatmaya gerek yok da bari “İstanbul’u bir tek biz koruruz” denmesin.
Ya da özür dileyip böylesi kurullardan başlayarak, ‘emre amade’ isimleri atamaktan vazgeçip işi ehline vermeli.
Ama karşımda duran ve elden ele dolaştığı anlaşılan fişlerden sadece biri dahi gösteriyor ki eski tas, eski hamam.
Çünkü kamu görevlileri hâlâ, “Karşı taraf, birimdeki en kaliteli, tehlikeli, kalmamalı”, “Yeteneksiz, taraf, kalabilir”, “Sorunlu ama taraf, bakan yakını, kalabilir”, “Yeni, tarafı bilinmiyor, (...) arkadaşı, kalmayabilir” diye sınıflandırılıyorsa bu, ileri demokrasinin gereği olamaz.

Yazarın Tüm Yazıları