CEMAL Kaya’nın Beyaz Enerji davasında hakkında fezleke düzenlendiği için istifa etmesi siyasette yeni bir aşamadır.
Dokunulmazlıklar sınırlanmadığı sürece, benzer olaylarda milletvekilleri yoğun istifa baskısı altında kalacaklardır.
CHP Genel Saymanı Mahmut Yıldız bunun ilk örneğidir.
İstifa şahsi bir karar; ama adları yolsuzluk dosyalarında geçen siyasilerle ilgili parti yönetimlerinin yapması gereken işlemler olduğu da ortada.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın önünde de şimdi böyle bir görev duruyor.
Baykal’ın, Beyaz Enerji’de adım atmayan, Kaya’nın istifasında da rolü bulunmayan AKP’ye örnek olup olmayacağını göreceğiz.
NUMARASI TESPİT EDİLMEYEN BAŞKAN
Baykal’ı izleyeceğiz; ama mahkeme kararıyla yapılan telefon dinleme tutanakları Beyaz Enerji’de AKP’nin hálá atması gereken adımlar olduğunu gösteriyor.
Nedenini de tutanakların, ‘BOTAŞ-MÜFETTİŞ KONUSU’ bölümünde aramak gerek.
Tutanaklara göre, 22 Eylül 2004 günü saat 11.13’te, AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin’in gayri resmi danışmanı olarak bilinen Muhlis Aktaş, davanın bir numaralı sanığı İbrahim Selçuk’u arıyor.
Aktaş, ‘Başkanımın işi var, başka bir çalışma yapacak.Enerji Bakanlığı’ndaki konu neydi? Cevdet Malkoç neydi, neyi konuşacaktı başkanım; söyleyeyim.Ağrı mı, tamam.Buraya mı gelmek istiyorsun?Başkanımla konuşayım, ararım’ diyor.
Selçuk’un yanıtı, ‘Abi o Teftiş Kurulu Başkanı.Orada iki tane müfettiş var.Firmanın ismini biliyorsun.Onunla, Ağrı hattıyla ilgili. Müfettişler biraz keskin.İnce bir üslupla bu işi kapatsınlar, ortada bir şey yok.Eskiden yapılan bir iş.Benim onunla derdim hem onu konuşmak hem de TEPO ile ilgili bakana gitmekti.Müsaitse, bakana gidelim, diyorsa gidelim.’
Ertesi gün saat 16.54’te, tutanak ifadesiyle ‘numarası tespit edilmeyen, ancak Selçuk’un ‘Başkan’ diye hitap ettiği bir şahıs’Selçuk’u arıyor:
Başkan: İyi günler. Ağrı meselesi şeyin, FERNAS’ın mı? Tamam.
Selçuk: He he FERNAS’ın başkanım. Tamam Başkanım.
Başkan’ın Malkoç ile görüşüp görüşmediği açık değil; ancak Selçuk aynı akşam FERNAS’ın sahibi Muzaffer Nasıroğlu’nu arayarak, ‘O adamı çağırdı, o Malkoç mu ne b..sa.Onunla tamam konuştuk, tamamdır.Bilgin olsun’ diyor.
YA TELEFON YA GÖRÜŞME
Konuyla ilgili görüşmeler burada bitmiyor, 5 Ekim 2004 günü saat 12.02’de, Muhlis Aktaş,Selçuk’u yeniden arıyor ve ikili şu görüşmeyi yapıyor:
Selçuk: Şu Cevdet Malkoç işini halletmemiz lazım. Konuşmuş da daha bir şey yok ortada. Tekrar görüşmesi lazım ya da çağırması lazım yanına. Ya da diyecek ki, İbrahim Selçuk sana geliyor; otur bu işi çöz.
Aktaş: Onunla konuşulmuş, diyor başkan. Tekrar mı görüşmesi lazım. Sen neredesin? Arabayı getireyim mi abi, sana lazım olur. Ben iyi anladım. Ya telefon edecek ya seni gönderecek, konuyu çöz diye. Ya da yanına çağıracak konuşacak. Anladım da onun şimdi bir yerde toplantısı var.
Başkan’ın kim olduğu dava sürerken ortaya çıkacaktır; ancak savcının İdris Naim Şahin’in adını Malkoç’a baskı yaptığı gerekçesiyle iddianamede iki kez geçirmesinin bu telefon konuşmalarından kaynaklandığı şüphesi de yok değil.
AKP’ye görev de işte burada, başkanın kimliği konusunda düşüyor.