AVRUPA Birliği'nin Türkiye ile ilgili raporlarında azınlıkların dini özgürlükleri ile ilgili olumsuz ifadeler sık sık yer alıyor.
Çarşamba günü açıklanacak olan İlerleme Raporu'nda da bu konuda daha fazla olumsuz ifadelerin yer almaması için bürokratların kayda değer çabaları oldu.
Sessiz sedasız yürütülen bu çalışmalarda, bir önemli eşik de kısa süre önce aşılabildi.
Türkiye'de faaliyete gösterecek olan kiliselerin dernekleri ile yapılan uzun görüşmeler anlaşmayla sonuçlandı.
Kilise derneklerinin tüzüklerindeki, Türkiye'nin laiklik anlayışı ile çelişkili durumlar doğurabilecek, emsal oluşturabilecek bazı maddeler her iki tarafın da uzlaşmacı çabalarıyla ortadan kaldırıldı.
'HIRİSTİYANLIĞI YAYMA' SORUNU
Sorun daha çok Antalya'da hizmete girecek olan Almanca konuşanlara hizmet verecek Aziz Nikolaus Kilisesi ve yoğun olarak Amerikalıların desteğini alan Aziz Saint Paul Kilisesi ile ilgiliydi.
Turistler ve Türkiye'de yerleşik yabancılara yönelik, hastane ve cezaevlerinde ruhani destek vermek, kurallara uygun defnedilmeyi sağlamak; Tanrı'yı yüceltmek, Hıristiyan inancını büyütmek, İsa'ya şükran dolu bağlılıkla insanlığa hizmet etmek amaçlarıyla kurulan derneklerin adları, "Aziz Saint Paul Kilise Derneği" ve "Aziz Nikolaus Kilisesi Derneği" diye konunca ilk sorun ortaya çıktı.
Devlet, eşdeğer Türk derneklerinin "Cami yapma ve yaşatma dernekleri" adıyla hizmet ettiğini belirterek isimlerin böyle düzenlenmesini istedi.
Ancak, daha sonra bu itirazdan vazgeçildi.
Asıl itiraz derneklerin tüzüklerindeki iki maddeye yapıldı, bu nedenle de ilk tüzükler kabul edilmedi.
Maddelerin ilki "Hıristiyan dinini yayma" amacıyla ilgiliydi.
Bunun Türkiye'nin laik sistemi ve Dernekler Kanunu'nun "Din ve mezhep farklılığına dayalı dernek kurulamaz" şeklindeki 5'inci maddesiyle çeliştiği anımsatılarak cami derneklerine de bu hakkın tanınmadığı anlatıldı.
Dernek yönetimleri ise, "Dünyadaki bütün kilise derneklerinin bu amacı vardır" gerekçesiyle geri adım atma konusunda direniş gösterdiler.
Ancak, uzun görüşmelerin ardından, dernek yöneticileri ikna edilebildi.
PAPAZA NİKAH HAKKI
İkinci sorun da en az birincisi kadar tartışmalı oldu.
Tüzükler kiliselerde medeni nikah kıyılmasına da olanak veriyordu.
Bürokratlar Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetlerini anlatmak için çok büyük zaman ve emek harcadılar.
Dernekler ise kilisenin ana hizmetlerinden biri olan nikah törenlerinden vazgeçmesinin düşünülemeyeceğinde ısrar ettiler.
Oysa bu maddenin kabulü, imam nikahının da kabulü anlamına geliyordu.
Karşılıklı görüşme ve yazışmalar ancak yakın zamanda bitirilebildi.
Burada dernek yöneticilerinin anlayışlı tutumu etkili oldu.
Görüşmeleri yürüten bürokratlar da bu hakkı teslim ediyor.
Böylece kendilerine bağlı şube kiliseler açma hakkına da sahip olan her iki kilise yakında hizmete girme şansını yakalarken, cami imamına verilmeyen hak, kilise papazına da tanınmadı.