TÜRKİYE, AB normlarına yaklaştıkça, hayal kırıklığına uğrayan Avrupalı bazı siyasetçiler, çifte standartlarını ortaya çıkarmaya, Türkiye’ye karşı ayrımcı davranmaya başladılar. Bu siyasilerin aksine, bazı Avrupa kurumları ise Türkiye’nin sağladığı ilerlemeyi Avrupa’ya örnek göstermeye başladı.Düne kadar, Türkiye’yi AB içinde görmek istemeyen Avrupalıların en önemli kozu işkenceydi. Türkiye, bu alanda Avrupa’nın en saygın kuruluşu olan ve Avrupa Konseyi’ne (AK) bağlı çalışan Avrupa İşkence Önleme Komitesi’nin (AİÖK) hedefiydi. Özellikle 1990’larda Komite’nin tüm raporlarında en geniş yeri tutan Türkiye, en ağır işkence eleştirileriyle de karşı karşıya kalıyordu. ZANA BİLE KABUL ETTİLeyla Zana gibi bir siyasinin dahi, Avrupa Konseyi’ndeki konuşmasında ‘Türkiye’de sistematik işkence yok’ dediği saatlerde AİÖK’ün son raporu yayınlanıyordu. Avrupa basınının daha çok bu sözlerini öne çıkardığı Zana’nın, rapordan haberi var mıydı bilinmez; ama raporda şu iki çarpıcı ifade yer alıyordu: - Türkiye’de sistematik işkence yoktur.- Türkiye, öyle reformlar gerçekleştirdi ki, işkenceyi önlemede mevzuatını Avrupa’nın en ileri noktasına getiren ülke oldu. Raporu, AK Daimi Temsilcimiz Büyükelçi Daryal Batıbay da doğruladı. Batıbay, ‘Artık raporlarda birkaç cümleyle yer alıyoruz; onlar da bizi son derece mutlu eden cümleler. 1990’larda yayınlanan raporlardaki yerimizi şimdi Rusya almış durumda. Yaşanan gelişme ülkemizin büyük başarısıdır’ değerlendirmesini de yaptı. Rapor, ‘Sizi AB içinde görmek istemiyoruz’ diyen Avrupalılara karşı, aralık ayına giden süreçte Türkiye’nin elini güçlendiriyor, koz veriyor. TÜRKİYE’NİN ÖNCELİKLERİAB İlerleme Raporu’nu detaylı inceleyen ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas da hükümetin hedefe bu tür kozlarla yönelmesi gerektiği görüşünde. Nas, hükümete, sözcükler üzerinde durmak yerine müzakere sürecini ve şeklini açıklığa kavuşturacak çabalara girmeyi öneriyor. Azınlık tartışmasına takılıp kalınması halinde müzakere sürecinde kaybedileceği görüşünü savunan Nas, ‘Bizi istemeyenlerin tercihi de bu. Oysa raporun müzakere sürecini açık tutacağı önceden görülmeliydi, asıl hedef bu cümlelerin değiştirilmesine yöneltilmeliydi’ diyor.Nas, çoğu AB kurumu Türkiye ile ilgili olumlu raporlar yayınlıyorken, hükümetin de 17 Aralık öncesi tüm yoğunluğunu tam üyelik garantisi almaya yöneltmesini, bu amaçla topyekûn bir atak başlatmasını bekliyor. Bu noktada Nas bir öneri de yaparak sivil toplum örgütlerinin AB nezdindeki çalışmalarının TOBB, TÜSİAD, İKV sınırı dışına taşınması; sendikalar, Türk Tabipler Birliği, Türkiye Barolar Birliği, kadın dernekleri başta olmak üzere çeşitlendirmeye gidilmesi gerektiğini söylüyor. Nas, ‘Çünkü, sektörler masaya yatırılınca, Türkiye içinde de çıkar çekişmeleri başlayacak. AB’ye girmek için bugün sağlanan ittifak o gün sağlanamayacak’ uyarısı yapıyor.