Her fani gaz bombasını tadacaktır

Emekçiler Taksim’de ısrarlıydı; çünkü 36 yıl önce orada 34 şehit verdiler.�
Yine yazık ki o yasağı koyanlar, her fırsatta 12 Eylül’ün de zulümlerini anlatıp Taksim’i yeniden işçilere vermek, 1 Mayıs’ı bayram yapmakla övünenler.
Demek ki neymiş; o kararlar iktidarın özgürlükçü anlayışının yansıması değil konjonktürelmiş, Taksim’in yeniden açılması da emekçilerin cop, TOMA, biber gazı pahasına yıllarca süren kararlı direnişinin sonucuymuş.

BU YIL BÜRO EMEKÇİLERİ İÇİN

Dünkü manzara için sorumluluğu sendikalara yüklemek haklı olamaz.
Çünkü, sadece bir örnek olarak vereceğim; Nevruz kutlamalarında inisiyatifi BDP’ye bırakan iktidar, dün de sorumluluğu sendikalara bırakarak 1 Mayıs’ın olaysız kutlanmasını sağlayabilirdi.
Çünkü, sendikalar da aynen BDP gibi, “Güvenliği sağlarız” dediler.
Acaba, “Sendikaların hükmettiği silahlı bir güç yok” mu denmek istendi?
Dünkü, ileri demokrasiye yakışmayan görüntüleri vicdanlara havale edip bu yıl, 1 Mayıs’ı büro emekçilerinin şahsında kutlamak istiyorum.
Çünkü, “Bu ülkede emekçi-lerin en zorda olanı onlar” derim.
Sayıları milyonu aşan bu emekçilerin patronlarının tümü en az bir meslek örgütü üyesi.
Buna karşın sayıları kimi büroda 1, kimi büroda 10 olan, çoğu serbest meslek sahibi yanında çalışan bu emekçilerin, tek bir meslek örgütleri yok.�
O örgütsüz emekçilerin hakkına saygı gösteren patronlar yok değil; ancak büyük çoğunluk için aynı şey söylenemez. �
Çalışma Bakanlığı da büro emekçilerinin bu zor durumunu görmüş olmalı ki, konuyla ilgilenmiş; ama temel sorunlar görülmemiş.

ONLAR GÜÇSÜZ İNSAN

Büro emekçilerinin haftalık çalışma saati 55’in altına pek düşmüyor. Onları, ulusal ve dini bayramlarda çalışır görürüz çoğunlukla, hatta dün dahi eminim yine epey sayıda çalışan olmuştur.�
Büyük çoğunluğu 900-1.300 lira arasında maaş alıyor, bütün ay boyunca da ayın 1’inde alacakları o parayı nasıl dağıtacakları üzerine hayal kuruyor, ‘Evladımın harçlığını 20 lira daha nasıl artırırım’ diye kıvranıp duruyorlar.
Ama maaşları hiçbir zaman gününde ödenmiyor, zam ise hak getire. Patronlarının günü gelen kredi kartı borcu faize düşmesin diye bankaya gönderilip ödeme yaptırılan da onlar, ödenmeyen maaşları nedeniyle aynı şansı bulamayan da onlar. �
İki kuruş için o büroya mutfak hizmeti veren Ayşe Teyze de sekreterlik yapan Fatma Kardeş de en küçük sıkıntıda kapının önüne ilk konan oluyor.
Bakın etrafınıza bir ‘güçsüz insan’ dediğim bu Ayşe’lerin Fatma’ların sayısı ne?
NOT: AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, daha önce Fatma Şahin’e kınanacak sözler etmiş olan Kamer Genç’e karşılığını ana avrat doyasıya küfrederek verdi. TBMM kuruldu kurulalı böyle bir örnek yaşanmadı. Baktım muhafazakâr medya haberi “Kamer Genç yine olay çıkardı” diye verip küfürleri hiç görmemiş. Bunu kanıksadık da, Kamer Genç’e kaç gündür dünyayı dar eden iktidar temsilcileri bu arkadaşlarına ne diyecek bakalım?