Paylaş
Sadece Türk yazlıkçılar değil, binlerce yabancı da koyun müdavimi. Anlatacağım olayın başlangıcı, adını maalesef öğrenemediğim bir heykeltıraşın, hayranlığını ifade için sanatına başvurmasına dayanıyor.
Koyu bilenler veya gidecekler için söyleyeyim; karadan baktığınızda, sağ tarafta denize doğru uzanan kayalık çıkıntının ucuna, ya kaya üzeri zor yürüyüş ya da yüzerek ulaşabilirsiniz, ki kolayı yüzmek.
DEDENİN BOYNUNA GEÇEN HALAT
Altı yıl önce yabancı heykeltıraşımız, buradaki bir kaya üzerinde epey emek harcadı, yonttu, düzeltti; ortaya güzel bir dede büstü çıkardı. Gece fark edilsin diye iki gözü fosforlu sarı renkle boyadı.
Koy sakinleri heykele önce, koydan dolayı “Hebil Dede” adını taktı, sonra oraya kadar yüzüp Hebil Dede’ye dokunma, el sürme geleneği yarattılar.
Hebil Dede koyun öyle bir parçası oldu ki, sezon başlarken yazlıkçıların ilk işlerinden biri Hebil Dede’yi ziyaret edip yüzünü kıştan, dalgalardan kalan kirden temizlemek oldu.
Heykeltıraş da her yıl eserini ziyaret etti; 2005’te kırılan burnu onardı.
Ama geçen yıl, teknesine ismi asillikten seçmiş biri, kayalığa yanaştı, halatı Hebil Dede’nin boynuna geçirdi.
Sahildekiler hemen yüzerek oraya ulaştı; “Aman yapmayın, hem buraya tekne çekilmez hem de Hebil Dede’nin boynu tekneyi tutamaz” dedi.
Hebil Dede o gün kurtarıldı; ama ertesi gün Hebil Dede yerinde yoktu.
Hayranları hemen suya atladı, daha kayalığa çıkmadan, Hebil Dede’yi yerinden birkaç metre uzakta, denizin dibinde yüzü yukarı dönük kendilerine bakar buldular; hani ağlayan oldu desem yeri.
HANGİSİ TAŞ KAFA
Şimdi Hebil Dede mi, halatı geçiren mi taş kafa diye sormaya gerek yok; ama şunu söylemeli; Hebil Dede, Hebil Dede’liğinden bir şey kaybetmedi hâlâ. Çok derinde olmadığı için hayranları yine kendisini ziyaret ediyor; dalıyor, yüzüne el sürüp çıkıyor; oysa Hebil Dede’nin boynuna halatı atanlar kazara o koya yine gitse, bırakın el sürmeyi yüzlerine bakan olur mu; hiç sanmam.
Ben protestolara katkı için geleneğe uyup, daldım Hebil Dede’nin yüzüne el sürdüm; bir sanat eserine bunu yapanlara konacak ismi ise size bıraktım.
Hani tatile çıkmışken turizm yazısı yazmayı hiç düşünmüyordum; ancak bir sanat eserine yapılana karşı koy sakinlerinin duyarlılığı çok hoştu.
Şimdilerde koy sakinleri Hebil Dede’yi yeniden yerine monte etmeyi düşünüyor; ancak bu işi bilen birisi gerekiyor.
Keşke bütün koylarımıza, gelenek yaratan, onunla anılan, ilgi çeken, giderek turistik değer kazanan böylesi sanat eserleri kazandırılabilse.
Hele hele heykeltıraşlar için şekilden şekle sokulacak, üzerinde keyifle çalışılacak binlerce kayalıklar varken.
Bu arada koyları daha etkili bir düzen getirmek mümkün değil mi?
Örneğin, koyların adı üzerinde bir mutabakat sağlamak, hatta koyun adının nereden geldiğine dair bir hikaye varsa bütün rehberlere öğretmek; tekne bağlama yerlerini belirlemek yararlı olmaz mı?
Çünkü, korursak bu koylar Türkiye’ye daha çok değer ve para kazandırır.
Paylaş