Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Geleceği heba etmemek

SEDAT Ergin, cuma günkü yazısında, Türkiye’nin Yunanistan’la eşzamanlı olarak, AB’ye üyelik başvurusu yapmamasının maliyetini ortaya koydu.Nüfusu Türkiye’nin beşte bir büyüklüğünde bile olmayan Yunanistan başvuru yaptığı 1975 yılından, üye olduğu 1981 yılına kadar AB’den 95 milyar Euro mali destek aldı. Yunanistan’la kıyasladığımızda, ‘Türkiye de başvurusunu yapsaydı; en az 400-500 milyar Euro mali destek alırdı’ demek kehanet olmazdı. Bu rakama, 12 Eylül sürecinin, PKK ile savaşın maliyetini eklemeli. Üye olunsaydı, altyapı güçlenmiş olacağından iki büyük depremin tahribatı da çok daha düşük düzeyde kalacaktı. Ayrıca iki mali kriz, on milyarlarca doları yutmayacaktı. Mali destek alınabilseydi, saydığımız felaketlerin maliyeti de olmasaydı, ortaya çıkacak kaynağın ekonomide yaratacağı büyüklüğü, hepsinden önemlisi Türk toplumuna sağlayacağı refahı bugün hayal etmek bile mümkün değil. Bu noktada sorumluluğun en büyüğü o dönemin karar noktalarındaki siyasiler olsa da ileriyi göremeyen medyayı, iş dünyasını, sivil toplum örgütlerini, sendikaları masum ilan etmek hakkaniyetle bağdaşmaz. YA KEÇECİLER ‘HAYIR’ DESEYDİTürkiye’nin AB’ye üyelik başvurusunu yaptığı dönemde Turgut Özal’ın en yakınındaki isim olan Mehmet Keçeciler de bu düşünceleri paylaşıyor. ‘Keşke o zaman bu şans kullanılabilseydi’ diyen Keçeciler, Özal’ın da başvuru öncesi tereddütleri bulunduğunu şöyle açıklıyor: ‘Tereddütleri ekonomik değildi. Çünkü hiç kimseye haber vermeden İKV ve DPT’ye 150 sektörle ilgili araştırma yaptırtmıştı. Bizi üç gün bir odaya kapattırdı, brifing verdirdi. Uzmanlar, bu işin olabileceğini söylediler.’ Keçeciler, daha sonra Özal’ın kendisiyle özel bir görüşme yapıp, ‘Bak Mehmet, bu işe en çok da cemaatler, RP ve bizim muhafazakár kanadımız karşı çıkacak. Sen bu kesimleri iyi tanıyorsun. Eğer onları ikna edebileceğini düşünüyorsan başvuracağım; yoksa vazgeçeceğim’ dediğini anımsatıyor. Keçeciler, Özal’ı, karar doğru olduğu için cesaretlendirdiğini anlatıyor, sonra da sözlerini gülerek devam ettiriyor: ‘Aynen dediği gibi oldu. Başvuru yapılır yapılmaz, RP, ‘Sizi gidi Batı taklitçileri, sizi. Türkiye’yi Batı’nın bir vilayeti yapacaksınız’ diyerek meydanlara çıktı. Zaten, o arkadaşların o günkü sözleri bugün gazetelerde de sık sık çıkıyor. Sol da eleştirdi; ama biz partimizi koruyabildik. Bugün ise her şey daha uygun, o günün karşı duranları bugün işin başında.’ ERDOĞAN İZİN VERMEYECEKŞimdi, Türkiye’de kaldırımların kalitesinden, salatalığın ebadına; siyasi etikten, vatandaş haklarına kadar her alanda, hiçbiri de sıradan vatandaşın aleyhine olmayan yeni kurallar hayata geçirilecek. Bu kurallar hayata geçirilirken çok kişinin de canı yanacak. İşte o zaman, bugün AB hedefine en iyi şekilde sarılan, Keçeciler’in, ‘Bugün işin başındalar’ dediği AKP aynı yerde durabilecek mi? Başbakan Erdoğan’ın, son ‘Ulusa Sesleniş’ programında söylediği şu sözlere bakılırsa, bu soruya ‘Hayır’ yanıtı vermek hiç mümkün görünmüyor: ‘Bu süreçte, duygusallığa, popülizme asla yer yoktur. Bu süreç; ancak basiretle, ferasetle aşılabilecek bir süreçtir.’ ‘Türkiye, tarihe yeni bir medeniyet sayfası eklemenin eşiğine geldiğinin farkındadır. Ülkemiz adına, milletimiz adına, bütün bir insanlık adına, bu medeniyet fırsatının heba olmasına asla izin vermeyeceğiz.’
Yazarın Tüm Yazıları