Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Eroin baronlarıyla bağlı siyasiler

LİCE’de, Medeni Yıldırım’ın ölümüyle sonuçlanan olaylardan 4 gün sonra, 2 Temmuz’da AKP grup toplantısında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, arka planda eroin parasının bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:

Haberin Devamı

“Bakıyorsunuz bu işin içerisinde, ne yazık ki, şu anda siyasetin içinde olanlarla da bağlantılı. Bunların hepsini ifşa edeceğiz, açıklayacağız. Hem ‘siyaset yapıyorum’, hem ‘demokrasi mücadelesi’ diyeceksin, öbür tarafta esrar, eroin, insan kaçırmaya kadar bunları da yapacaksın. Buna müsaade etmek, onları görmemek bizi suçlu durumuna düşürmez mi? Müsaade edemeyiz.” Şüphesiz Başbakan çok haklıydı, buna müsaade edilemez.

MOBESE KAYITLARI ELDEYDİ

İyi de aradan 7.5 ay geçti ve o siyasetçiler, -ki kimlerin kastedildiği malum- hâlâ koltuklarında oturuyor; ne isimler ifşa edildi, ne bir işlem yapıldı. Şahsen, özellikle Gezi gösterilerinden sonra Başbakan, “Zamanı, yeri geldiğinde açıklayacağız” dediği iddialarına hep şüpheli bakar oldum.O nedenle, ‘eroin baronları ile bağlantılı siyasetçiler’, ‘camide içki’, ‘başörtülü kadına saldırı’ iddialarının kanıtları nerede, diye çok yazdım. Başbakan’ın, “Görüntüleri cuma günü açıklayacağız” demesinin üzerinden 35 cuma geçti; içki ve saldırı görüntüleri bir türlü ortaya çıkarılamadı. Tam tersine, hem ‘camide içki’ hem ‘bebekli kadına saldırı’ iddialarını boşa çıkaran görüntüler boy gösterdi.Türkiye’nin hassas günlerinde, toplumda büyük nefret/kin/öfke nedeni olabilecek bu tür iddiaları dillendirenler, eğer onları doğrulayan görüntülere ulaşsaydı, sokak sokak kuracakları ekranlarla o görüntüleri halka göstermekten kaçınacakları düşünülemezdi. Aksine, tüm MOBESE kayıtları ellerindeydi ve iki iddianın da gerçek olmadığını gördükleri için kayıtları saklayıp durdular, demek ise çok olası.Ancak unuttukları bir şey var ki, devletin kayıtlarına geçmiş her belge/bilgi gün gelir bir yerden sızar; bu kez de böyle oldu, yarın da öyle olacak.

Haberin Devamı

SORUN ZD DEĞİL SİYASETÇİ

Tüm bu gerçeklere karşın, iktidar sözcülerinin halktan özür dilemek, ‘Yanlış yaptık’ demek yerine hâlâ Adli Tıp raporlarına atıf yapması çok manidar. Dün Yavuz Semerci’nin köşesinde okuduk; olaydan 10 gün sonra ZD’yi gören gazeteci Balçiçek İlter, “Kadının kollarında morluklar vardı” diyor. Semerci de haklı olarak, “Peki, o morluklar neden Adlı Tıp raporunda yok” diye soruyor; ama soru da sorun da ne ZD’nin çelişkili sözleri ne de içinde bulunduğu psikolojik durumu. Sorun, gerçeği bilen siyasetçilerin, günlerce bıkmadan usanmadan, meydan meydan o asılsız iddiaları halka aktarmasıdır.Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun bir siyasetçinin, böylesine nefret kaynağı sözleri boş çıkar, o siyasetçi mertçe çıkar gerçeği ikrar eder.
Asla ve kat’a bunu yapmayacak bir siyasi kadronun, eroin baronlarıyla bağlantılı siyasileri ifşa etmesi de boş beklenti. Ama bakın işte Gülden Aydın’ın haberinde görüldüğü gibi, o baronlar anaları ağlatmaya devam ediyor; hiç değilse o analar hatırına ‘insaf yahu’ desek. Bu iddiaları sorgulamadan yayan gazetecileri unuttuğumuz ise sanılmasın. Kendilerine de mesleğimize de yazık ettiler, demekle yetineyim.

Yazarın Tüm Yazıları