Paylaş
Açıklamalar art arda geliyor; önceki gün HSYK’dan sert bir bildiri, aynı tonda bir yanıt da dün Adalet Bakanlığı’ndan geldi.
Bu uzun süreçte HSYK çok medyatik hale getirildi; yanlışlar doğrulara karıştı, HSYK üyelerine yönelik ciddi suçlamalar yapıldı.
Doğrular ortaya çıkmasına rağmen, öyle yoğun saldırılar yapıldı ki Adalet Bakanı Sadullah Ergin dahi üye Ali Suat Ertosun’u savunur hale geldi.
‘Hayata Dönüş’te tek başına olmak
Bu süreçte, özellikle iktidarı destekleyen medya, Ertosun’a saldırının gerekçesini, “Masaya korsan liste getirdi” üzerine oturttu.
Tamam; kararnamede sona yaklaşılmışken Ertosun eliyle masaya bir liste çıkarıldı; ama buna “Korsan liste” deme hakkı kimsede yok.
Tamam; HSYK üyeleri bütün hâkim ve savcıların sicil bilgilerini her an önlerindeki bilgisayarlarda görebilirler, o nedenle listenin masaya son anda gelmesi yadırganabilir; ama bunda sanırım üyelerin, “Diğer atamalar tıkanmasın” noktasındaki kaygısı etkili oldu.
Tamam; Ertosun’un bazı Ergenekon sanıklarıyla görüşmesi yanlıştı; peki ya takip edilmesini, fotoğraflarının çekilip 1.5 ay sonra servise konulmasını es mi geçeceğiz; “Nasıl görüşürsün”den hareketle onu Ergenekoncu ilan edip devletin tüm yanlışlarını sırtına yükleme hakkına sahip mi olacağız?
Şu da bilinsin; aslında Ertosun, AKP kadroları için en makul isimdir.
Bütün bunlardan hareketle Bakan Ergin’e, dün Ertosun konusunu açtım.
“Yani olacak şey mi; ‘Hayata Dönüş’ operasyonunda, kararın alınmasında, bir genel müdürün tek başına bir şey yapabilme gücü var mı?” dedi.
“Doğru ya, Adalet Bakanı, Bakanlar Kurulu ve MGK ortada dururken Ertosun ne yapabilirdi” diye düşünüp Ergin’den bağımsız da şunu aktarayım:
“Ertosun, Can Dündar’ın Sabancı cinayeti sanığı Mustafa Duyar’la röportajı engelledi” iddiası için bende para kaynaklı farklı bilgiler var; ama doğrusu Ertosun’un bugün yapacağını bildiğim açıklamasını beklemektir.
Ertosun bu açıklamada Duyar’ın öldürülmesine de değinecektir.
Doğrular, yanlışlar
Bakanlığın dünkü savunması ortada; ona girmeden daha önce de yaptığım gibi bir kez daha başka bazı doğrularla yanlışları şöyle sıralayalım:
Üyelerin kendilerini Teftiş Kurulu yerine koyması, Bakan’a, “Soruşturma yap, soruşturmaya izin ver; yazılı emre git veya gitme” deme yetkisi yok.
AKP aleyhine sayılacak bazı kararlar vermiş yargı mensuplarının alt görevlere atanması teklifinin de HSYK üyelerinden geldiğini belirteyim.
Diyarbakır Başsavcısı’nın atama talebini üyeler değil; başsavcı, “Adana” talebinde bulundu, Kurul ise “Uşak” deyince Bakan itiraz etti. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın tayini ise üyelerin isteği.
Marmara Bölgesi’nde görev yapan bir başsavcıyla ilgili konuda da üyeler suçlandı; ama konu özel ve tavsiyem, “Lütfen girmeyelim”.
Evet, “Bu şarkı burada bitmez”; hele bir de 1.5 ay önceki toplantıya dönülürse ilginç sonuçlara ulaşılır; Ergenekon’la ilgili masaya gelen bir konunun oyçokluğu ile nasıl reddedilir hale getirildiği sorgulanabilir.
Aman dikkat; yargı daha fazla yıpranmasın.
Paylaş