Paylaş
Sadece telefon üzerinden değil, her yolla yapılan bu dinleme ve gizli kayıtlar çok can yakıyor, “İMDAT” diye haykıran sayısı her geçen gün katlanıyor.
Lafa ne gerek; “Dinlemeler için meclislerinde komisyonu kurmuş dünyada kaç demokratik ülke var” diye sorsak yeter.
Sonunda AKP Adana Milletvekili Ali Küçükaydın da patladı, valisi Hüseyin Avni Coş’u ‘yasadışı telefon dinletme hastalığı müptelası’ ilan etti.
Küçükaydın, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e de öyle bir şikâyet mektubu yazdı ki yenilir yutulur gibi değil.
Vali hakkında bir inceleme başlatıldı; bakalım ne çıkacak?
BÜROKRATI GÖREVDEN ALMANIN YOLU
KÜÇÜKAYDIN’ın o iddialarını sıralamaya hiç gerek yok, sadece “Her gittiği ile aynı müteahhidi taşıdı” ifadesi üzerinde herkes düşünmeli; en başta da Coş’a ilk günden beri sınırsız destek veren iktidar sahipleri.
Çünkü, Coş hakkında pek çok iddia yıllardır gündeme gelip duruyordu ve bunları sağır sultan dahi duyar olmuştu.
Ne rastlantı ki bir tek iktidar, o iddiaları hep duyamazdan/görmezden geldi.
Demek ki duvara çarpmak için içlerinden birinin mektubu şartmış!
Küçükaydın’ın mektubu, doğrusu hızla değişen gündemler nedeniyle aylardır erteleyip durduğum bu konuya girmeme fırsat verdi.
Belgelere ulaştığım an taraflarla da konuştuğum bu olayın, tartışmaya katkı yapacağını düşünüyorum.
Coş, Adana’ya atandıktan sonra bir bürokratı görevden almak istedi.
Cezaevinden yeni çıkmış bir müteahhitle makamında görüşme yaptı, müteahhidi o bürokrat hakkında konuşturdu durdu.
Hemen o gün bürokratı açığa aldı; bürokrat da idare mahkemesinde dava açtı.
Mahkeme, Vali’ye hangi gerekçe ve delille bu işlemi yaptığını sordu.
Vali, müteahhitle konuşmanın ‘tape’sini eklediği delilleri mahkemeye yolladı.
VALİ BEY KAYITTA
VALİLİĞE göre o konuşma 12 Aralık 2011 günü yapılmıştı; ancak Adana 2. İdare Mahkemesi 1.5 ay sonra, 24 Ocak 2012 günü şöyle bir karar aldı:
“Dosya’da sunulan CD çözümü tutanağa konu görüşmenin HANGİ TARİH, HANGİ AMAÇ, KİM TARAFINDAN kayda alındığının bildirilmesine...”
Yani, Valilik yazılarında bu soruların tekinin yanıtı bulunmuyordu.
Elimdeki tape’de de, “Bu görüşme tarafların isteği üzerine kayda alınmıştır” gibi bir ima veya ifade yok.
Böyle olunca devletin valisi, hukuk dışı bir kayıt yapar konuma düşmüştü.
Bunun üzerine valilik, konuşmadan yaklaşık 2 ay sonra, 7 Şubat 2012 günü mahkemeye şu yanıtı yolladı:
“Müteahhidin bilgisi dahilinde ses kaydı yapılmıştır”.
Kanıt olarak da artık 12 Aralık 2011 günlü bir tutanak vardı.
Müteahhidin de imzasını taşıyan o tutanağın sonradan ortaya çıkışının mutlaka bir nedeni vardır ve umalım ki müfettişler bunu da merak eder...
Çünkü, tam o süreçte bürokrat, görevinden istifa yoluna gidince dava düştü, mahkemenin soruları havada kaldı.
Müfettişler, bir vali böylesi yanlışları nasıl yaptığını belki açığa çıkarır; ancak hukuk adına daha vahimi, konuyu sorduğum o gün Coş’un ettiği şu sözdür:
“Mahkeme mahkeme deyip durmayın; ceza mahkemesi değil, idari mahkeme.”
Paylaş