Paylaş
Son üç günde sürece katkı yapan, çok yakından bilen isimlerle sohbet ettim. O izlenimlerimi yazacağım; ama önce bir süredir dillendirdiğim bazı noktaları yeniden anımsatmak isterim.
Son 10 yılı bu hükümet döneminde olmak üzere yanlış politikalar sonucu 30 yıllık PKK ile mücadelede başarılı sonuç alınmadığı ortada.
Örgütün liderinin yakalanmasının büyük avantajına rağmen böyle oldu.
Buna, son 20 yılda ABD’nin Irak ve Suriye’ye müdahaleleri de büyük katkı sağladı; çünkü o müdahalelerden PKK hep
kazançlı çıktı. Yarın İran’a dokunulduğunda da aynı şeyin tekrarı hiç sürpriz değil.
Hükümet de ABD ile paralel bir anlayışta algısı yarattığına göre geçelim izlenimlerime.
KERVAN YOLDA DÜZÜLECEK
EVET, süreçle ilgili; iktidar, öngörülerin aksine Kandil’in Öcalan’ın çizdiği çerçeveyi itirazsız onaylaması, BDP ise “Bütün görüşmelerde elde edilen sonuç sadece bunlar mı?” şaşkınlığı içinde.
Ancak genel bir anlayış var gibi görünüyor ve belirleyici rol Öcalan’ın.
O nedenle ki açlık grevlerinin başlamasını ve sonlanmasını, Öcalan’a meşruiyet sağlamanın en önemli ve en son adımı diye görmeli.
Öcalan’la görüşmelerde de o nedenle aşamalı süreç izlendi; önce alt, sonra orta, finalde de Hakan Fidan düzeyinde temasa geçildi.
Şimdi kumanda merkezi MİT’in tepesi; ama az sayıda kurum ve kişi de (en önemlisi Adalet Bakanlığı) zaman zaman sürece katılıyor, giriş-çıkış yapıyor.
İlk aşama olan ‘silahların susması’ geçilmek üzere; ardından hızlı demokratikleşme adımları atılacak, en sonunda da anayasal ve idari yapıya geçilecek.
İnanması zor; ama şu ana kadar KCK tutuklularının salıverilmesi, silahlı unsurların yurtdışına kayıpsız çıkışı, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın yaşama geçirilmesi dışında başat bir anlaşma yok.
Sanki, “Genel ilkeleri belirleyip kervanı yolda düzelim” anlayışı söz konusu.
(Doğrusu sürecin büyük bir planlama ürünü olduğunu da düşünmüyorum.)
Kervanın yürüyüş yolu konusunda da Öcalan baskın ve kendisine güveniyor.
GENİŞLEMİŞ TÜRKİYE HAYALİ
ÖCALAN, bugün birlikte yürüme kararında görünüyor; ama sınırları genişletip, “Ortadoğu’daki tüm Kürt coğrafyasını içeren Misak-ı Milli” diye çiziyor.
Kendisini hayalperest görenler olabilir; ama Öcalan, Kürt halkı üzerinde derin etkisi olduğu (Hükümet de bu kanıda) inancıyla başarılı olacağı görüşünde.
Tabii ki bunu, ileriki yıllarda kendisine verilecek konumla bağlantılı görmeli.
Yani bu noktada, MİT soruşturmasında savcının iddiaları arasında Öcalan’la ‘önce ev hapsi’ sonra ‘özgürlük’ anlaşması olduğu iddiasına atıf yapılabilir.
(İddianameyi de geçelim, silah sustuğunda bence daha çoook sürprizler olur.)
Çünkü, şu aşamada görüşmelerde ne anadilde eğitim, ne seçim barajının düşürülmesi, ne federasyon lafları geçiyor; ama ilelebet böyle olmayacak.
Zaten bu sıraladıklarım devede kulak, temel soru ve temel kuşku, konuşmaktan çekindiğimiz ‘Sonuçta ayrılık olacak mı, olmayacak mı’ noktasında.
Pazartesi bu noktadan devam ederiz.
Paylaş