PERŞEMBE günü, yemin krizine iktidar cephesinden bakışı yazmıştım; bugünse CHP’nin penceresinden bakışı, yine madde madde şöyle özetleyeceğim:
- AKP, Tayyip Erdoğan ve rahmetli Necmettin Erbakan için kişiye özel yasalar çıkarmış bir parti olarak bugün, çok daha makul bir beklentiyi karşılamıyorsa bunun tek anlamı, ‘Özgürlük ve hak sadece bizim için’ anlayışıdır. - CHP, Erdoğan’ın yasağı kaldırılırken pazarlıksız, “Milli iradenin yüzde 34’ünü temsil eden bir partinin lideri yasaklı olamaz” dedi. Şimdi CHP’nin, ‘Yüzde 34 ile yüzde 26 arasındaki fark ne” diye sorma hakkı var. - ‘Ana muhalefet olmadan da işi götürürüm’ deniyorsa bu cümle dahi başlı başına sorunlu; çünkü bu bakış, demokrasi anlayışınızı, muhalefet kavramının demokratik özünü ve anlamını sindiremediğinizi gösterir. - CHP, her türlü kamuoyu tepkisini göz önünde tutarak bu yola girdi, bu karar çocuk oyuncağı değil; ama içinde uzlaşmayı, iyi niyet çağrısını bekleyen anlayışı da barındırıyor, en azından bunun garantisi aranıyor. - CHP’den kopma beklentisi, beklenti sahiplerini yanıltacak. Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Yarın bizi terk edecekler, kapı açık hemen çıkabilir’ dedi, CHP grubu da arkasında durdu: Ayrıca yol arkadaşlığı zor günde belli olur. - Başbakan’ın çözüme yanaşmaması, CHP’yi test etmeye yönelik. CHP, bu testi geçecek güçte olduğunu kanıtlayacak; çünkü haklı bir dayanağı var. Muhalefetin haklı dayanağı göz önüne alınmıyorsa, direniş dışında yol kalmamış demektir. - AİHM de uluslararası hukuk da CHP’yi haklı buluyor; eğer yargı yüzde 100 aksi bir tavır takınıyorsa bu sadece muhalefetin değil iktidarın da sorunu. - Hükümet içeride kamuoyu oluşturma gücüne sahip; ama uluslararası camia her şeyi görüyor, Sosyalist Enternasyonal kararı daha ilk, devamı gelecek. - Yargı; savcısı, YSK’sı ile bütün aşamalarda bu isimlere ‘Seçilebilirsin’ dedi, vatandaş da oyunu verdi, mazbatalar alındı; ama şimdi aynı yargı ‘Yok, olmaz’ diyorsa burada hedef milletvekili değil; doğrudan seçmen iradesidir. Seçmen iradesine karşı bir tutuma sessiz kalma hakkı ise kimsede yok. - Bu karar 12 Eylül zihniyetinin devamı olan özel yetkili mahkemelerin kararı, eğer AKP 12 Eylül hukukuna gerçekten karşıysa gereğini yapmalı. SARI ÖKÜZ’E KANIT VAR - Savunulan hak sadece 2 CHP milletvekili ile sınırlı değil, 8 milletvekili aynı durumda ve bu tablo dünyada eşi benzeri olmayan bir durum. - Yaşanan sorun, referandum ile yargının bağımsızlaşmadığını, aksine taraflı hale getirildiğini kanıtlama fırsatını da yarattı. - Tamam, CHP bu Meclis’i kuran parti, ama 91 yıldır 8 milletvekilinin yemin etmediği bir tablo hiç yaşanmadı, bu da AKP döneminde yaşanan bir ilk oldu. - AKP’li bir yönetici, yemin töreninden önce TBMM’de berberde, yanında oturanın İstanbul Milletvekili İhsan Özkes olduğunu bilmeden, yüksek sesle, isim vererek 3 CHP’li milletvekilinin daha içeri alınacağını söyledi. Bu Kılıçdaroğlu’nun atıf yaptığı ‘Sarı Öküz’ hikâyesinin gerçekliğini gösteriyor. İktidarın bu tavrı karşısında direniş daha anlamlı bir hal aldı. BENİM NOTUM: Özkes’le konuştum, duyduklarını aynen aktardığını söyledi. AKP’li yönetici de ‘Doğru değil; kim içeri alınır, nereden bilirim, müneccim miyim, mahkeme mi’ dedi. Ancak bu ‘berber kazası’nı, o gün CHP kulisinde anında yayıldığı, başta Özkes, ‘Yemin etmeliyiz’ diye düşünen bazı vekillerin karar değiştirmesine etki eden algıyı yarattığı için yazma gereği duydum.