Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

‘Cenazem TBMM’ye gitmesin’

MECLİS Genel Kurul Salonu inşaatıyla ilgili iddialar nedeniyle, bir dönem büyük sıkıntılar yaşayan TBMM eski Başkanı Mustafa Kalemli, ‘Nereden Nereye...’ adlı yeni kitabında ‘Ölürsem TBMM’de tören kesinlikle tercihim değil’ diyecek kadar siyasetten uzaklaşmış bir isim. Bir dönem Turgut Özal’a, daha sonra da Mesut Yılmaz’a ‘Başkanın en yakın adamlarından’ denecek bir mesafede çalışan Kalemli’nin yaklaşık 20 yıllık siyaset uğraşından sonra vardığı sonuçlar bugünün lider ve adamlarının da kulağına küpe olacak cinsten. Çünkü, yaşadıklarının ardından ‘İntihar etmemi isteyen beyanlar bana kadar ulaşıyordu. Sanırım bu telkine açık olduğum bir dönemdi. Silahımı eşim saklamasıydı, belki bu arzuları gerçekleşecekti’ noktasına gelmiş eski ve deneyimle bir siyasetçi ile karşı karşıyayız. KAPTANA DA, PARTİYE DE HER ŞEY OLABİLİYORBu nedenle de Kalemli’nin kitabındaki bazı bölümleri yorumsuz artarıyoruz: ‘Partide okuyan, proje üreten, partiyi aydınlatan kişiler hemen hemen yoktu. Parti içi kavgaların temel nedeni gelecekteki liderlik yarışıydı ve sonun başlangıcını hazırlıyordu. (...) Peki bunları niye söylemedim ki? Söylemedim... Zira göremedim. Görseydim bile, belki sesimi duyuramamaktan korktum. (...) Başımızda Özal vardı; her şeye hákimdi. Yani bizim takım aslandı. Kaptana da bir şey olmaz zihniyeti. Oysa kaptana da, partiye de her şey olabiliyormuş.’ ‘(...) Mesut Bey başta hepimizi dinlerdi. En sonunda sadece bir kişiyi dinler hale gelince, kaçınılmaz sonla karşılaştık.’‘Neden hızla eriyorduk? Genel başkanlar, liderlik iddiasıyla partiyi kuşatmaya alıp dışa kapadılar. İçte de demokratik tartışma ortamını isteyerek yaratmadılar. Tasfiyelere giderek, partiye gönül vermiş, kendilerine kayıtsız şartsız destek olanları dahi uzaklaştırdılar. Büyüme yerine küçülmeyi tercih ettiler. Rant uğruna küçük, dar bir çevreye, sağlıksız ve üretemeyen bir yapıya razı oldular. Ülkenin meselelerine çözüm üretmek yerine, küçük beyliklerini devam ettirmek gibi yoz bir uğraşın içinde kaybolup gittiler.’KAZIK YEDİKTEN SONRA‘Mesut Bey muhalefetteki ilk grup toplantısında, ‘Parti, genel başkan doğrultusunda bir parti olmamalı; katılımcı, demokratik hüviyette olmalı’ dediğinde avuçlarımız patlarcasına alkışladık. Şimdi, duy da inanma, diyorum. Evet; başlardaki o güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.’‘Muhalefete düştüğümüz seçimi Mesut Bey neredeyse başarı olarak yorumluyordu. ‘ANAP için bundan daha iyi sonuç olamazdı. ANAP kazanmak için kaybetmek zorundaydı, bizim hakkımızdaki iddialar bu şekilde balon gibi söner’di. Alkışladık. Ama düşündüğümüz gibi olmadı, bir daha belimizi doğrultamadık. ‘Olaylara biraz da günlük yaklaştık. Eğer gelecek planlaması yapan, doğru politikalar üreten bir okulumuz, altyapımız olsaydı, belki de başka türlü davranırdık.’ ‘Bakıyorsunuz gayet makul bir siyasetçi yükselince başı dönüveriyor. Etrafı da yalaklar ve salaklarla çevrilmişse artık onu düz yolda tutmanız imkansız. Böyle kişiler ve böyle durumları bu ülke, ne yazık ki yaşadı.’ ‘Siyasette kimse makamı, mevzuat gereği de olsa, bırakmak istemiyor. Bunun için her yolu da deniyor. Ben bunu kazık yedikten sonra öğrendim.’
Yazarın Tüm Yazıları