CHP’nin 13’üncü Olağanüstü Kurultayı’nda ortaya çıkan tablonun vahametini anımsatmaya bile gerek yok.Kurultay’ın bu yanını bir kenara bırakıp, delegenin verdiği mesajları değerlendirmekte yarar var. Bu Kurultay’a katılan delege, 23 Ekim 2003 günü yapılan olağan, 23 Temmuz 2004’teki olağanüstü kurultaylara da katılan delege. CHP kulislerinde, ‘Hepsini tek tek Baykal belirledi’ denilen bu delegede üç kurultaydır tek değişiklik yok; ama tercihte büyük oynama var. Baykal, aynı delege ile yapılan bu üç kurultayda sırasıyla, 973, 781 ve önceki gün de sadece 674 oy alabildi. Geçen 1.5 yılda tam 199 delegenin desteğini yitirmiş olan Baykal için, oransal bakılırsa, ‘İlk kez bu kadar düşük oyla seçildi’ demek de mümkün. SARIGÜL, BAYKAL’A ŞANS OLDUBir başka ilginç rakam da Baykal, kendisini aday gösteren 664 delegeye sadece 10 ilave yapabilirken, 364 imzayla aday gösterilen Sarıgül, bu rakamı 94 artırmıştır. Buna rağmen Sarıgül, Türk siyasetinde, belki de en kötü performansı gösteren genel başkan adayı olarak tarihe geçmiştir, dense yeridir. CHP delegesi, kavgacı, sağduyudan uzak görüntü sergileyen bir aday ve Baykal konuşurken ayağa kalkıp el kol hareketleriyle itirazlarda bulunan bir aday eşiyle ilk kez karşılaşsa da, Baykal’a yönelmemiştir.Baykal’ın delegenin verdiği mesajı dikkatle okuması gerekiyor. Tam bir umutsuz tablo ile karşı karşıya bırakıldığı gözlenen delegenin; ‘Eğer karşında Sarıgül değil de daha sağduyulu bir aday olsaydı, hiç şansın yoktu’ demek istemediğini iddia etmek mümkün mü? Veya gösterdiği performansa karşın Sarıgül’ün aldığı oyun önemli olmadığını söylemek hakkaniyet içerir mi? Baykal kabul etmese de, CHP delegesi partisinde ciddi bir değişim istemekte, Baykal’ın bu Kurultay’da da ileri sürdüğü gibi yüzde 19’luk oyu başarı olarak görmemektedir. Bunu anlamak için de rastgele üç delege ile konuşmak bile yeterli. İSTENİNCE MUHALEFETİN ÁLÁSIDelege, İstanbul İl Örgütü içinde çözülmesi gereken bir Sarıgül sorununun Baykal tarafından partinin en talihsiz kurultayının sorunu haline getirilmesinden de memnun değil. Baykalcı delege bile, ‘Bunca kavga bunun için mi?’ sorusunu yöneltmekte. Çünkü delegenin, Baykal ve arkadaşlarından asıl beklentisi, banka hesaplarına dahi ulaşarak Sarıgül’e karşı gösterdikleri başarılı muhalefetin daha da iyisinin AKP’ye yapılmasıdır. Baykal ise Kurultay’da, AKP’ye muhalefetin adını bile anmamıştır. Ancak bunun böyle gitmeyeceğini de görmüş olması gerek. Yoksa yeni bir kurultayda, kendisinin ‘Fikriyatı, zihniyeti, ahlaki yapısı pırıl pırıl, genç, hesap vermekten aciz olmayan’ diye tarif ettiği biriyle yarışırsa önceki günkü sonuca bile ulaşması zor görünüyor. Bu nedenle Baykal, bir şeyler yapacağı izlenimi veriyor; ama önceki krizlerden sonra da aynı görüntü verildiğinden bekleyip görmek şart. Sarıgül ve bazı milletvekillerinin CHP’den ihracı kesin gibi olsa da güç yitiren Baykal’ın sayıyı kabarık tutması pek olası değil. Öte yandan, eski kopuşların akıbeti göz önünde tutulduğunda CHP’den yığınsal bir kopmayı çok sürpriz görmekte de fayda var.