Paylaş
Ben de bunun bir başarı çıtası olup olmayacağını, o zaman başka bir partinin de çıkıp “4 yılda, sıfırdan yüzde 47’ye fırladık” deme hakkı doğup doğmadığını, yüzde 4.7’nin ne kadar gerçekçi bir oran olduğunu sordum. Aynı süreçte SHP’nin CHP’ye katıldığını da anımsattım.
Sorumun Baykal’ın hoşuna gittiğini pek söyleyemem; mealen CHP’yi bu konuda eleştirenlerin parti kurup karşılarına çıkmasını tavsiye etti. Mesleğimin sormayı zorunlu kıldığı bir soruydu bu ve siyasetçi olmadığım için tartışmaya girmedim; ama gelin bugün biraz detaya inelim.
BARAJIN ALTINA DA İNİLDİ
Baykal’ın sözünü ettiği yüzde 4.7, CHP’nin, 1994 yerel seçimlerinde kendisinin genel başkan olduğu dönemde aldığı oy oranıdır.
SHP de o seçimde yüzde 13.5 gibi düşük bir orana inmişti; o nedenle birleşme gündeme geldi; 1995’te SHP, CHP’ye katıldı.
Baykal, yine Siyaset Meydanı’nda, SHP’nin CHP’ye, “Başarılı gördükleri için katıldılar” anlamına gelen bir saptamada bulundu. 1995’teki o birleşmede CHP adı üzerinde hiçbir tereddüt yaşanmadı; çünkü 12 Eylül CHP’yi kapattığı için diğerleri geçiş partileri olarak kurulmuştu.
Birleşmeyi sağlayan herkesin öz partisi CHP’ydi, diyebiliriz.
CHP yüzde 4.7, SHP 13.5 olduğu halde bu tartışma yaşanmadı; yani o birleşmede başarı tartışması hiç yapılmadı, CHP adı koşulsuz kabul edildi.Sonra ne oldu diye baktığımızda ise Baykal liderliğinde girilen 1995 seçiminden yüzde 10.71 alındı; Ecevit’in DSP’si ise yüzde 14.6’ya çıktı. O seçimde Baykal’ın daha birkaç aylık genel başkan olduğunu anımsatayım.
Ancak 4 yıl sonra aynı DSP, bugün de hemen hemen aynı kadronun yönettiği CHP’yi barajın altında bırakırken (yüzde 8.7), Ecevit bir partiyi 14 yılda sıfırdan yüzde 22’ye taşıyarak başbakanlık koltuğuna oturmayı başardı.
CHP kadroları, 2009 yerel seçimi hariç hiçbir seçimde bu orana da ulaşamadı. Baykal’ın Siyaset Meydanı’nda “varsa biri çıksın karşıma” anlamına gelen sözleri için bunları yazdığım sanılmasın; ama geçmişte yaşanan tablo buydu.
BASTIRILAN İSİMLER
Şimdi ise CHP yeni bir kurultaya gidiyor ve toplumun da, örgütün de bu partide ciddi bir değişim-yenileşme beklentisi içinde olduğunu görüyoruz. Siyaset Meydanı sonrası aldığım telefonlar bunu bir kez daha kanıtladı. Bu kurultayda lider bazında bir değişim amacı yok; ama bir gazeteci olarak gözlemliyorum ki, yardımcı kadrolarda küçük çaplı bir değişiklikle yetinilmesi halinde bu tatmin edici bulunmayacak. Böylesi bir değişim “oyalama” diye görülecek, olası bir sol alternatif, en azından Yılmaz Özdil’in “Baykal başbakan olacak” iddiasını zora sokacaktır.
Yine CHP’yi yakından gözlemleyen bir gazeteci olarak toplumda, Baykal’ın başarılı bulduğu kadronun önemli bölümünün, partide parlayan her ismi bastırmak için fırsat kolladığı yönünde bir kanı oluştuğunu söyleyebilirim.
Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin ve Muharrem İnce ilk akla gelen isimler. Kurultay’da delegenin bu isimlere biçeceği rol, vereceği oy çok önemli.
Bir o kadar önemli şey de CHP’nin kadın ve gençlik yüzünü nasıl şekilleneceği.
Paylaş