CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel’de AB liderleriyle pazarlık halindeyken Ankara’da basın toplantısı yaptı.
Baykal, bu basın toplantısını neden düzenlediğini şöyle açıklıyor:
‘O saate kadar gördüm ki, hükümetin ciddi bir gayreti var. Bizim de üzerinde hassasiyet gösterdiğimiz konularda bir direnişe geçilmiş. Onlara buradan yardımcı olmam gerekirdi. İlerleme sağlansın, hükümetin eli güçlensin diye yaptım bunu. Desteğimizin yanında olduğunu da söyledik.’
Ancak Baykal, bugün ise hayal kırıklığı içinde görünüyor.
Baykal, hayal kırıklığını da, ‘Keşke faydamız olsaydı. Ama anlaşıldı ki hükümet bununla ilgili değilmiş.Çünkü o direndiklerini sandığımız metinle akşamki metin arasında değişen bir şey yok’ sözleriyle ortaya koyuyor.
MECLİS’E GETİRMELİLER
Basın toplantısının ardından nihai metin ortaya çıkana kadar ağzını açmadığını anımsatan Baykal, hükümeti, metinle ilgili doğru bir teşhis yapmadan, Türkiye’yi sirk ortamına döndürmekle eleştiriyor.
Bayram yapmanın, ilerde Türkiye’nin haklı tepkilerinin önünü kesmesi sonucunu vermesinden çekinen Baykal, şöyle konuşuyor:
‘İlerleme Raporu’nu da olumlu gördük; sonra itiraz ettik. Böyle olunca da istediğimiz değişikliği yaptıramadık. ‘Bırakıp geliyordu’, ‘Panik yarattı’ da ne olmuş, ne değişmiş? Olayın özüne yönelik tek bir değişiklik yok.’
Tüm üyelere ortak bir hukuk temelinde yaklaşan AB’nin, 23’üncü maddeye göre müzakere yolunu ilk kez Türkiye için açması üzerinde özenle duran Baykal, bunu Kıbrıs konusundan da daha önemli görüyor.
Türkiye’ye böylece AB içinde ikinci çemberde yer alma yolu açıldığına inanan CHP lideri, bunu anlamadığı gerekçesiyle hükümete yükleniyor:
‘Bunu anlamış olsalardı gündüz vakti Kızılay’da havai fişek atarak kutlama yapmazlardı. Bu ciddiyetsiz bir manzara. Sevinç için, ya bilgisiz olmalı, ya da onun ötesinde zaafa ihtiyaç var.’
Kalıcı korumalar, mali avantajlarla ilgili statü, ucu açık müzakere anlayışı ve Kıbrıs’ta Türkiye lehine tek gelişme sağlanamadığını düşünen Baykal, konunun mutlaka Meclis’e getirilmesi gerektiği görüşünde.
Baykal, ‘Kıbrıs mutlaka getirilmeli. Çünkü anlaşmalarda değişikliğe gidiliyor’ sözleriyle de hükümete, ‘TBMM’de işin hiç de kolay değil’ mesajı gönderiyor.
DEĞİŞTİRME OLANAĞI VAR
Türkiye’ye 10 yıl sonra adaylık garantisi verilmediğini, 3 Ekim’in de müzakere tarihi değil, ‘Dediklerimi yap da gel’ tarihi olduğunu savunurken de Baykal, Türkiye’nin hiçbir şey almadığı gibi, gümrük birliği ve 2.8 milyar dolarlık uçak alımı ile büyük bir yükün altına girdiğini aktarıyor.
Baykal, AB’nin Türkiye’yi mutlaka elinin altında tutmak istediğini; çünkü büyük bir ülke olduğunu bildiğini dile getirerek, ‘Ama ne yazık ki hükümet bu büyüklüğün farkında değil’eleştirisini yapıyor.
Baykal, son olarak şuna dikkat çekiyor:
‘10 yıl sonra garanti yok. Ayrıca Fransa önce, ‘Jean’a, Pierre’e sorarım’ diyor. Avusturya, ‘Ben de sorarım’ diyor. Şimdilik iki.Ortalığı karıştırma, yürüyün diyenler var. 6 Ekim’de yürüdünüz; işte buraya geldik. Bu kez öyle olmasın. Yanlışları değiştirme olanağı var.’