‘OKEY Masasının İlginç Karesi’ başlıklı yazımla ilgili olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat aradı ve üzüntülerini bildirdi.
Fırat, Enerji Bakanlığı ekseninde ortaya çıkan yolsuzluk soruşturmasının kilit isimlerinden tutuklu sanık müteahhit İbrahim Selçuk'un bürosuna bir kez gittiğini; onun da bazı arkadaşlarının davetinden kaynaklandığını belirtti. Fırat, ‘Kendisini orada görünce bir kez de eski yıllarda karşılaştığımı anımsadım. Bunun dışında ilişkim yok’ dedi.
Buna karşılık, yazımızda yer alan kendisinin Mahatma Gandi Caddesi'nde bir bürosunun bulunduğu ve bu büronun daha önce Selçuk tarafından kullanıldığı yolundaki bilginin doğru olmadığını aktaran Fırat'tan ve kızından bu ifadelerimiz nedeniyle özür dileriz.
Bu arada AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin adına da avukatı, bir açıklama göndererek, vekili ile ilgili iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Avukat, vekilinin dürüst, şaibesiz kişiliğinin siyasi kimliği ile sürdürmeye kararlı olduğunu bildirdi. Basın ilkeleri doğrultusunda bu açıklamaya da yer veriyoruz.
MEĞER KÖŞK İLE SORUN YOKMUŞ
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer de, ‘Başbakanlıkta Ders Ömer Dinçer Okumak’ başlıklı yazımız için, noter kanalıyla bir düzeltme ve cevap metni gönderdi.
Yazıda asılsız iddia ve ithamların yer aldığını belirten Dinçer, kendisi hakkında kullandığımız ‘tartışmalı kişiliği’ ifademizi kişiliğine saldırı olarak niteliyor.
Bizim, ‘tartışmalı kişilik’ derken, kendisinin 1995'te yaptığı ‘21. yüzyıla girerken dünya ve Türkiye gündeminde İslam’ başlıklı konuşması nedeniyle adı etrafında doğan hararetli tartışmaları dile getirmenin ötesinde bir amacımız olmadı.
Yazımızda, Dinçer'in sık sık yurtdışına çıktığını yazmıştık. Dinçer, kendisinin üç kez yurtdışına çıktığını, dolayısıyla ‘sık sık’ ifadesinin kullanılamayacağını belirtti.
Dinçer'in dış gezilerinde vekáleti Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetin'e bırakmasını ‘vekilin vekáleti’ başlığı ile vermiş ve bu durumun Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile zıtlaşma içerdiği izlenimi yarattığını belirtmiştik. Başbakanlık Müsteşarı, bu ifadeyi ‘Bürokrasinin zirvesinde çatışma olduğu mesajı vermek, kasıtlı olarak Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık kurumlarını yıpratmaya çalışmak’ olarak görüyor.
Dinçer'in bu sözlerinden, Çankaya Köşkü ile Başbakanlık bürokrasisi arasında bir çatışma olmadığı anlamı çıkıyor. Kuşkusuz Ankara'da bu görüşte olmayan çok sayıda gözlemci de var.
Dilediği yardımcısına, gerekçe göstermeksizin vekálet verme hakkı olduğunu belirten Dinçer, Çetin'in İçişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu çerçevesinde, valilik unvanını muhafaza ederek görev üstelendiğini; bu nedenle Cumhurbaşkanı'na, Çetin'le ilgili kararname gönderilmediğini aktarıyor.
Dinçer, ‘Söz konusu yazıda şahsımla ilgili olarak öne sürülen iddia ve ithamlar, gerçekleri yansıtmayan, kamuoyunu yanıltmaya yönelik ve iyi niyetten uzak suçlamalardır.Dolayısıyla, gerçek dışı yakıştırmalarla adımın söz konusu yazıda kullanılmasını, kamuoyunu yanıltıcı gayretlerinin bir ürünü olarak kınıyorum’ diyor.
DİNÇER'DEN BEKLENTİ
Yazımızda Köşk’le zıtlaşma konusunu, Cumhurbaşkanı’nın, bu tür üst düzey görevlere asaleten atama yolunu tercih etmesi ve bu konudaki hassasiyetini zaman zaman göstermesi nedeniyle kaleme almıştık.
Bunun ötesinde Dinçer’i suçlamak, kendisi hakkında yakıştırmalarda bulunmak gibi bir amaç gütmedik.
Görevlendirme yoluyla atanan bir bürokratın asil olanın şartlarını taşıdığı biliniyor.
Ama devlet geleneklerinde, asaleten atanan bürokratın daha önde olduğu da bir gerçek ve de tercih edilen, bürokratik kadroların asalaten atananlar tarafından doldurulmasıdır.