Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Başbakanların bağırma hakkı yok

TOKAT Milletvekili Zeyid Aslan’ın, TBMM Genel Kurulu’nda Kamer Genç’e, hem de birkaç kez ana-avrat küfretmesi siyaset adına utanılası bir tablodur.

Haberin Devamı

Doğrusu, TBMM’yi izleyen çoğu insan gibi ben de geçmişteki tutumuna bakarak, Aslan’ın bunu yapabileceğini hiç göz ardı etmedim.
Genç’in siyasi üslubunu başından beri sorunlu görüyorum; o nedenle son sözleri de kınanmayı hak etti; ancak Aslan’ın yaptığı tepe noktadır.
Aslan’ın küfürlerinden sonra geçmişteki bazı yazılarıma yeniden baktım. 2011’den bu yana başta liderler, siyasetin üslubunda seviye sorunu olduğunu, salı günlerinin çekilmez hale geldiğini defalarca yazmışım.

EDEBALİ’NİN RUHUNA FATİHA

Maalesef ki Aslan’ın yarattığı manzaranın kusuru sadece onun değil.
Başbakan Erdoğan, gücünü oturttukça ‘siyaset sanatı’ sayarak ‘öfkeyi’ öne çıkarırken, ‘sokak diliyle konuşma’ diye bunu alkışlayan da çok oldu.
Oysa Erdoğan’ın sayısız kez alıntı yaptığı Şeyh Edebali, Osman Bey’e nasihate bakın nasıl başlıyor:
Ey Oğul! Beysin, bundan sonra öfke bize, uysallık sana”.
Peki ya önceki gün Kızılcahamam’da Erdoğan’ın, taş atan çocukları salıveriyor diye yargıyı eleştirdikten sonra ettiği şu söz o nasihatle uyumlu mu?
Başbakan bağırıyor çağırıyor; tabii bağıracağım, canım.”
O salıvermelerin kendilerinin çıkardığı bir yasayla gerçekleşmesi ayrı konu; ama eğer Şeyh Edebali diliyle konuşacaksak, hepimiz, “Başbakanların bağırma hakkı yok” diye haykırmalıyız.
Evet, Erdoğan ve Baykal siyasete hakarete varan kapışma geleneğini soktular, Devlet Bahçeli de onlardan aşağı kalmadı.
Yazık ki Kemal Kılıçdaroğlu da mizacına hiç uymayan bu gidişata uydu.
Bir gün Erdoğan vatandaşa, “Ananı da al da git” dedi; bir gün Kılıçdaroğlu, Başbakan’a, “Ananı...” ile başladı devamını getiremeden bıraktı.
Kılıçdaroğlu, bu üsluba hiç başvurmasaydı siyaset kazanırdı.

Haberin Devamı

SAYGI DİLİNE DÖNÜŞMELİ

Bilmeli ki, en başta Erdoğan olmak kaydıyla liderler, mevcut üslubu terk etmedikçe TBMM’de hepimizin yüzünü kızartacak daha çok söz söylenir.
Geçmişte yaşanan örnekleri anımsatarak söylüyorum; hele hele Başbakan, arkadaşlarının sertliklerini “kollarına kuvvet” anlayışı ile görmeyi -ki Aslan hakkındaki işlem umut verici- ve salı günleri hakarete varan ifadeleri art arda sıralamayı sürdürürse ‘imam-cemaat’ örneği yaşanmaya devam eder.
Çünkü sadece son örneklerden birini anımsatayım isterseniz.
Yine bir salı gün Başbakan, Kılıçdaroğlu’na ‘talihsiz bedevi’ benzetmesi yaptı, Kılıçdaroğlu da ‘kutup ayısı’ karşılığını verdi.
Bu gidişat değişmedikçe, TBMM Başkanı Cemil Çiçek bugüne kadar defalarca yaptığı siyasi üslup uyarılarını, liderlere yazdığı mektupları yüz kez daha tekrarlasa sonuç alınamaz.
Gidişatı değiştirecek ilk iş, liderlerin derhal saygıyı esas alan dile dönmesidir.
Bu arada, Aslan örneğinde, bazı kadın vekillerinin tavrına da bir laf etmeli.
Kamer Genç’in, Fatma Şahin’e sözleri üzerine haklı tepki koyan AKP’li kadın milletvekillerinin bazılarının, yanlarında ağır küfür eden Aslan’a karşı ‘sırt sıvazlar’ görüntü vermesi talihsizlik sayılmalı.

Yazarın Tüm Yazıları