Paylaş
Dün, Fikret Bila da konuya, annesinin Mehmet Haberal’a hasretini gideremeden ölümü üzerinden girince o sohbetimizi yeniden anımsadım.
Evet, bugün, iktidar ile muhalefet arasında büyük bir ‘kopukluk’, ‘sertlik’, ‘orantısız güç’, ‘diyalogsuzluk’ yaşanıyor ve buna en çok üzülen de Çiçek. Bu olumsuz süreç, seçimden önce başladığı için TBMM Başkanlığı’na aday gösterildiği andan itibaren Çiçek’ten beklentiler çok yüksek tutuldu.
AKP İRADE KOYMADIKÇA OLMAZ
Çiçek de bu beklentilerin farkında ve TBMM’nin, ilk kez tutuklu 8 milletvekili gerçeği ile kapılarını açmasının yarattığı büyük sıkıntının bilincindeydi.
Süreci anımsatmama gerek yok, ancak geriye baktığımızda, bir yıl bitmek üzere ve bu ‘olumsuz dünya rekorunda’ bir arpa boyu yol alınmış değil.
O vekillerin çoğu için YSK “Aday dahi olamazlar” kararı alınca, iktidar çevrelerinin, “Seçime YSK darbesi” diye bağırdığı, soruna çözüm için CHP ile protokol imzaladığı unutularak, sorumluluk da muhalefete yükleniyor.
“YSK kararı yanlışsa, o vekiller neden hâlâ tutuklu” dahi denemiyor.
Üzerinde böyle bir kamuoyu baskısı oluşmayınca, tek çözüm gücü olan AKP de bırakın protokolün gereğini yapmayı, “Tıpış tıpış geldiler, tükürdüklerini yaladılar” söylemiyle CHP’yi köşeye sıkıştırma yoluna gitti.
O isimlerin adaylığını eleştirmiş olsam da ‘tutuklu milletvekili’ gerçeğinin başta AKP olmak üzere, “Bir TBMM sorunudur” demek durumundayım.
Çiçek’i dinlediğimizde, tutuklu milletvekillerinin partileri, CHP-MHP-BDP dahi ortak tutum almaz, bir araya gelemezken kendi ‘yapabilecekleri sınırlı’.
Hadi “Bu beklenti gerçekçi mi” diye sormayalım ama somut gerçek, AKP irade koymadığı sürece üç partinin bir araya gelmesi hiçbir sonuç yaratmaz.
BUNALTAN SÜREÇ
Bu sorunu dahi çözemeyen TBMM, -en büyüğü 4+4+4 yasası görüşmeleri- yeni ciddi sıkıntılar yaşadı, Çiçek’in deyimiyle işler daha da kötüye gitti.
Evet Çiçek, bir “Zaloğlu Rüstem” değil, artık Cumhurbaşkanı her çağırdığında liderlerin bir masa etrafında buluştuğu ortam yok; her türlü diyalog yolunu kapatmış liderlerin hiçbiri bulunduğu noktadan tek geri adım atmıyor.
Yetmiyor, özellikle de CHP, kendisine pek çok noktada teşekkür etmesi gerekirken, saygınlığını zedeleyecek söylemle, Çiçek’in elini kolunu bağlıyor.
Daha başka gerekçelerle adı üzerinde yapılan tartışmalardan çok rahatsız olan Çiçek’e, epey noktada haklı bulsak dahi şu gerçeği söylemeliyiz:
AKP milletvekili olduğunu hiç unutamayız, ama Çiçek’in, süreçle ilgili tüm olumsuz örnekleri, başta CHP olmak üzere, muhalefetten verirken iktidarın tutumuyla ilgili tek bir örneği dillendirmemesi dikkat çekici. (Daha ötesi, benim de eleştirdiğim, kendisine yönelik sert ifadeler nedeniyle CHP yöneticileri hakkında hakaret davası açma noktasına doğru ilerliyor.)
Durum 4+4+4 örneğinde de aynı, sanki iktidarın komisyonu basıp, muhalefeti konuşturmadan teklifi tartışmasız geçirmesi tamamen CHP’nin tutumunun eseri, oysa bunu yapan iktidar çoğunluğu ise herkesin sesi yükselmeli.
Ayrıca, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Çiçek’e, TBMM Başkanı seçilmesi nedeniyle yaptığı konuşmada tutuklu milletvekilleriyle ilgili sözleri için teşekkür ettiğini, CHP’nin bu konuda aralık ayında bir yasa teklifi verdiğini de belirtelim.Sonuçta siyaset iyi gitmiyor, çare samimi bir empati sürecini başlatmaktır.
Bu noktada da yine en büyük rolün, “Küsme, susma, kızma, kenara çekilme hakkı yok” denecek ilk isimlerden biri olarak Çiçek’e düştüğü ortada.
Paylaş