SAADET Partisi’nin (SP) pazar günü yapılacak kongresi öncesi medyanın Ankara yöneticileriyle buluşan Numan Kurtulmuş, söze, yönetime geldiği 2008’den bu yana partisinde gerçekleştirdiği şu değişiklikleri sıralayarak başladı:
“Üslup yenilendi, tutarlılık öne alındı, anlamsız boş sözler yerine içerikli görüşler açıklandı, fildişi kulelerde oturmak yerine meydanlara çıkıldı.”
Meydanları, Gazze, Türkistan, mayın ve Mavi Marmara mitingleri diye saydı. SP’nin sürekli ittifaklar içinde anıldığını; oysa ittifak veya koalisyon diye tek söz etmediklerini anlatan Kurtulmuş, kendinden emin, havaya girmiş. “Büyük ilgi gördüğümüz için anamuhalefet gibi hareket ediyoruz. Gelecek Türk siyasetinde SP’siz denklem kurulamaz” demesi de bunun işaretiydi.
“Önümüzdeki günlerde TBMM’den katılım olabilir” dediğini de ekleyelim. DIŞ POLİTİKA SEÇİM MALZEMESİ
“Halk 8 yıldır kamplaşma, kavga ve bölünmeden rahatsız” sözleriyle iktidarı hedef alan Kurtulmuş, bir kez daha gösterdi ki önümüzdeki seçimlerde AKP’yi en çok dış politika ve Gazze üzerinden vurmaya çalışacak.
“AKP’nin en güvendiği alan dış politikaydı ama” dedi ve vurmaya başladı.
“Komşularla sıfır sorun” politikasında tek bir beklentinin dahi karşılanmadığını kendi örnekleriyle anlattı ama en çok İsrail üzerinde durdu.
Mavi Marmara operasyonunu hükümetin eksik okuduğunu, İsrail’in böylece bölgenin en güçlü ülkesi gördüğü Türkiye’ye “Haddini bil” mesajı verdiğini söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Hükümet, söylemi güçlü, eylemi sıfır bir politika izledi. ‘Olmazsa olmaz’ dediği şartların hiçbiri yerine getirilmedi. İsrail’i yalnızlaştırmak yerine gizli görüşmeler yapıldı. Bu skandal ‘İsrail’de bir kaos önlensin’ diye yapıldı. Bırakın İsrail’de kaos olsun, size ne? Bu görüşme İsrail’in elini güçlendirdi. Ama hep böyle. ‘One minute’tan sonra sandık ki çok şey değişmiş. İsrail’in bize ticareti artarken, bizim onlara ticaretimiz azalmış!” GÖMLEK DEĞİL FATİH’İN KAFTANI
“Siz de gömlek değiştirecek misiniz” sorusu üzerine, siyasetin gömlekler üzerinden tartışılmasını yanlış bulduğunu anlatan Kurtulmuş, daha sonra, “Yaşadığımız şartlarda bırakın gömleği, Sultan Fatih’in kaftanını giyip siyaset yapılsa daha iyi olur” diye bir benzetme yaptı.
“Cenge mi çıkılsın yani” diye laf atmam üzerine, “Kendi imkân ve fırsatlarımızı iyi kullanma anlamında söyledim” yanıtı verdi. Malum Anayasa Mahkemesi’nin referandum kararı öncesinde, ihsası reyde bulundukları iddiasıyla, mahkemenin bazı üyelerinin çekilmesi için hükümete yakın çevrelerde ve medyada güçlü bir kampanya sürdürülüyor.
“İhsası reyde bulunan üyeler çekilmeli mi” sorusu da geldi, doğal olarak.
Kurtulmuş’un “Bunun tartışılmasını doğru bulmuyorum. Yeni ve lüzumsuz bir tartışma” demesi çok ilgimi çekince şu soruyu yönelttim:
“Tabanınız olabilecek geniş bir kesim, bu amaçla çok büyük bir çalışma içindeyken ‘lüzumsuz’ sözcüğü kullandınız. Farklı bir bakış mı?”
“Çekilmenin tek yolu istifa. Bu da mümkün değil, o nedenle” dedi, ama toplantı bitince bazı gazetecilerin tekrar sorması üzerine, “Ben de istifa etmeli diyorum” şeklinde bir açıklamaya daha gerek gördü; ilginçti tabii.
Baskı, Kurtulmuş üzerinde anında etki gösterdi de mahkeme ne yapar acaba?