BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan geçen salı günü, kapalı bölüm için AKP grup toplantı salonuna girdiğinde, hemen yönetim kürsüsüne yöneldi.
Duruma alışık olan Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa, koltuğunu terk etti.
Erdoğan, kapalı toplantıların tümünü bizzat kendisi yönetiyor.
Bunun bugüne kadar hiçbir parti lideri tarafından gerçekleştirilmemiş bir uygulama olduğunu anımsatarak, salı gününe geri dönüyoruz.
Erdoğan, kürsüden gördüğü manzaradan memnun değildi.
Bu nedenle ilk sözleri, ‘Bu ne rezalet kardeşim? Çok önemli bir toplantı yapıyoruz, burası boş. Grup başkanvekilleri; çabuk çıkın; cep telefonlarına mesaj geçin, kulistekileri getirin’ olunca, beş grup başkanvekili de soluğu dışarıda aldı, gerekeni yaptı.
YAYINLANACAKSA BİZ YAYINLARIZ
AKP’nin ilk grup toplantısında, ‘Benim milletvekillerim parmak kaldırıp indirenlerden olmayacak’ diyen Erdoğan’ın ilk mesajı geneldi:
‘Komisyonlarda, Genel Kurul’da benim gönderdiğim tasarılar önergelerle değiştirilmek isteniyor. Kardeşim, biz incelemiyor muyuz; ne demek önergelerle benim kanunlarımı değiştirmek? Ben böyle şey istemiyorum.’
Erdoğan, daha sonra eski DEP milletvekilleri ile ilgili bildiri yayınlayan 10 milletvekiline yönelik ‘fırça’ya geçti:
‘Benim partimde bildiri mildiri olmaz kardeşim. Önce bana, gruba gelirsiniz. Eğer böyle bir bildiri yayınlanacaksa birlikte yayınlarız. Demokrasinin de bir disiplini var. Kimsenin bildiri yayınlama hakkı yok.’
Tonu yüksek ve hükmeden bir üslupla konuşmasını sürdüren Erdoğan, daha önce de birkaç kez söylediği şu sözleri yeniledi:
‘Bu partiyi rastgele kurmadık. Kimseyi zorla almadık. Aksine, herkes bize gelmek için zorladı. 3 Kasım öncesine dönün. Araya adam soktunuz, bana çeşitli referanslarla geldiniz. Parti içi disipline uymak zorundasınız. Birçok adım atıyoruz. Bu adımları bazı marjinal kurumlar anlamıyor. Oysa sizin bu marjinal kurumların tepkisini tersten okumanız lazım.’
DEP’LİLERLE BEN DE GÖRÜŞÜRÜM
Başbakan, bu sözlerinin ardından, Amasya’ya gideceğini söyleyerek, kürsüden inmek için harekete geçti.
Bu sırada bildirici 10 milletvekilinden Vahit Erdem söz istedi; Erdoğan izin verince kürsüye çıkıp kendilerini savundu.
Erdem, bazı milletvekillerinden alkış alınca Erdoğan bu kez daha yüksek bir ses tonu ve önceki sözlerini biraz daha ağırlaştırarak yeniden konuştu:
‘Efendim; ben milletekiliyim her şeyi söylerim... Öyleyse bağımsız geleceksin. Ancak bağımsızlık bu hakkı size verir.’
Bildiride Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de hedef alındığını anımsatarak sözlerini, ‘Bakın tutuklu, mahkum, dışarı çıkan, hepsi benim vatandaşım. Ben de görüşürüm bunlarla’ diyerek net bir tutum sergiledi.
Bununla da yetinmedi, bir destek de, Diyarbakır’da Kürtçe selamlama yaptığı için eleştiri alan Başbakan Yardımcısı Adüllatif Şener’e verdi:
‘Mesela Addüllatif Şener’in ziyareti nedeniyle tepkiler oldu. Ne demek kardeşim; o zaman sorunu sen yaratıyorsun demektir.’
Erdoğan’ın bu sözlerine parti yönetiminin, ‘Ha 367 olmuşuz, ha 347; ne fark eder’ anlayışını ekleyelim.
Bakalım önümüzdeki günler AKP’de nelere gebe; hele bir ekim gelsin.