BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Oxford Üniversitesi’nde, ‘AB’nin Türkiye’ye Neden İhtiyacı Var’ konulu bir konuşma yapmak için gittiği İngiltere’de duymak istediklerini duydu; ama vermek istediği mesajları da verdi.
Erdoğan iki günlük İngiltere gezisinde ana konuyu AB teması üzerine oturttu.
Bu temayı işlerken, Türkiye’nin bilinen görüşlerinin yanına bir yeni görüş koydu.
Oxford’daki konuşmasında, kendisinden, daha çok Türkiye’nin Yunanistan’la ilişkilerini değerlendirmesi beklenince yeni görüş de bu konudan çıktı.
KOMŞU ÖZELEŞTİRİSİ
Erdoğan, konuşmasının başlangıcında önceden hazırlanan metnin dışına çıktı.
Söylediği şu sözler, Türkiye adına bir özeleştiriden başka bir şey değildi:
‘Ülkem adına üzülerek söylemeliyim ki, biz de yıllarca komşularımızla iyi münasebet içinde olamadık.’
Erdoğan, Yunanistan başta olmak üzere son dönemde komşu ülkelerle kurulan ilişkilere atıfla sözlerini, ‘Bu münasebetler daha önce kurulmalıydı. Bunun bedeli ödendi, ama artık aşılmalı’ diye sürdürdü.
Erdoğan, bu sözleriyle, son yıllardaki Türk hükümetlerinin, hemen hemen tümü de Osmanlı’dan devralınan Türkiye’nin komşularıyla olan sorunlarını geride bırakarak AB’ye girmek istediğini ilgili çevrelere anlatmaya çalıştı.
Erdoğan, aynı çevrelere, ‘İngiltere ile İspanya, Macaristan ile Romanya arasındaki komşuluk sorunları giderilmeden bu ülkelere kapıları açmadığınızı biliyoruz’ dedi.
YETER ARTIK, HAVASI
Erdoğan, iki günlük gezisi süresince Londra dışında bulunan Tony Blair adına, onun özel mesajını da getiren Adalet Bakanı Lord Falconer’i kabul etti.
Bu görüşmede de Erdoğan’ın karşısına Leyla Zana çıktı.
Falconer,Zana ve arkadaşlarının hálá cezaevinde bulunmalarını eleştirdi.
Erdoğan, bu sözleri duyunca üzüldü; ‘Yeter artık’ havasında, ‘Sayın bakan, biz galiba derdimizi bir türlü anlatamıyoruz’ dedikten sonra şöyle konuştu:
‘Buraya başbakan olmadan önce de geldim. O zaman yeniden yargılama sözü verdim. Bunu da yerine getirdik. Gerisi mahkemelerin işiydi; olmadı. Şimdi size açık açık sorayım; siz Adalet bakanısınız, yargıya müdahale edebilir misiniz?’
Falconer’in ağzından, ‘Absolutely not’ (Kesinlikle mümkün değil) sözü çıktı.
İNGİLİZ BAKANDAN ÖZÜR
Erdoğan,‘Biz ne yapabiliriz?’ demeye bile gerek duymadı; ama hızını da kesmedi.
Avrupalıların, seçilmiş kişiler oldukları için Zana ve arkadaşlarına özel ilgi gösterdiğini anımsatarak, siteme geçti:
‘Ben de seçilmiş biriydim. Cezaevine girdim. Bir tek Avrupalı ziyaretçim olmadı.’
Bakan Falconer, bu sözleri üstüne alındı: ‘Evet haklısınız, ben de gelmedim. Sizden özür dilerim’ diyerek Erdoğan’ın gönlünü aldı.
Erdoğan biraz rahatladı; ama kurmayları, Başbakan’ın siteminin sadece Avrupalılara olmadığı kanısını dile getiriyorlar.
Onlara göre; sitemin bir bölümü de, siyasilerin bütün düzenlemelerine karşın Zana’nın vitrinde durmaya devam etmesine olanak sağlayan Türklereydi.