PAZARTESİ günkü ‘28 Şubat’ın Rövanşı Alınıyor’ başlıklı yazımızda TEDAŞ müfettişleri hakkında açılan soruşturmayla, irtica kavramına yeni bir yaklaşım getirilmek istendiğini ortaya koymaya çalışmıştık.
Soruşturma, irticanın kanıtlanamayacağı, bu nedenle böyle bir konunun araştırmasının dahi yapılamayacağı gerekçesine dayanıyor.
Müfettişler soruşturulurken, onların MGK kararları, dönemin başbakanları Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit’in genelgeleri ile Başbakanlık Takip Kurulu’nun(BTK) talepleri sonucu ve yazılı talimatla harekete geçtikleri görmezlikten geliniyor.
Bu durum bir kenara; ilginçtir, soruşturulan müfettişler, raporlarında irticai suçlamaya ve duyumlara yer vermeyen, en fazla BTK raporlarından alıntı yapan müfettişler.
‘İZLEYİN’ DİYEN TEMİZ
Oysa raporlarında irticai suçlamaya yer vererek, kişilerle ilgili yaptırım öneren müfettişlerin raporları ‘temiz’ damgası yemiş.
Soruşturma gerekçesinde yer aldığı gibi, ‘temiz’ görülen raporlardan biri de müfettiş arkadaşlarıyla ilgili soruşturmanın altında imzası olan, AKP döneminde Teftiş Kurulu Başkanvekili yapılan Mustafa Girgin’e ait.
Girgin’in, Kenan Ç. hakkındaki 48 numaralı raporunda, hem irticai bağlantıya işaret edildiği, hem de yaptırım önerildiği görülmekte.
Girgin’in yardımcılığına getirilen Cengiz Bulmuş’un 79 numaralı Abdulgaffur C., Memduh U., Sait Ö. haklarındaki raporunda ise irtica suçlaması ve yaptırım önerisiyle yetinilmiyor, kişilerin izlenmesi de talep ediliyor.
Bu iki müfettişin ‘her döneme uygun rapor yazarlar’ diye ödüllendirildiği söylenemez; ama bir gerçek var ki istihbari rapor yazmayan, belgeleri ortaya koyan, izleme önermeyen müfettişler soruşturmaya uğruyor.
Bunu, müfettişlerin soruşturdukları kişilerin hem idari yargı ve Danıştay’da açtıkları davaları kaybetmelerine, hem de AKP döneminde hazırlanan atama kararlarının Cumhurbaşkanlığı’ndan dönmesine dayanarak söylemek mümkün.
ÖYLE DEĞİLSE BÖYLE RÖVANŞ
Soruşturmayla açılmak istenen yol da mahkeme kararlarını ortadan kaldırmaya, Cumhurbaşkanlığı engelini aşmaya yönelik.
Girgin’in imzasını taşıyan soruşturma raporundaki, ‘Soruşturmaya uğrayan kamu görevlilerinin irticai faaliyetlerle ilgisi olduğuna dair tespitin ve kanıtın olmadığı hususunda Başbakanlık Takip Kurulu’na bilgi verilmesi’ önerisini böyle okumak yanlış olmayacak.
Bu öneri, yargı kararlarının idari tasarrufla ortadan kaldırılması, böylece dolaylı bir affın çıkarılması anlamına da geliyor.
Oysa Anayasa, yargı kararlarının idari tasarrufla kaldırılamayacağına hükmettiğinden yapılması gereken, yasal bir düzenlemeye gitmektir.
Bunun yaratacağı tartışmadan kaçınarak, ‘Öyle olmazsa böyle de rövanş olur’ mantığı hayata geçirilerek fatura müfettişlere kesilmek isteniyor.
Başbakanlık genelgeleri, MGK tavsiye kararları ortada dururken; BTK Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer başkanlığında faaliyetini sürdürürken, haklarını yargıda arayıp sonuç alamayanların ‘Bizi bunlar mağdur ettiler’ gerekçesine dayanarak müfettişleri soruşturmanın başka ifadesi olabilir mi?