BAŞBAKANLIK makamının onayı ile TEDAŞ’ta, 6 müfettiş, iki teftiş kurul başkanı, bir refakat müfettişi, bir personel daire başkanı, dört eski genel müdür hakkında bir soruşturma yürütülüyor.
Soruşturma, 28 Şubat sürecinde müfettiş raporuyla görevlerinden alınan, hemen hemen tamamının başvuruları da Danıştay ve idari yargıdan dönmüş olan bürokratların şikáyetleri üzerine başlatılıyor.
Soruşturma gerekçesi, ‘Türkiye çapında tanınan bazı kamu görevlileriyle ilgili irticai soruşturma yapılmış olması, bu kişiler hakkında Anayasa’ya, yasalara ve gerçeğe aykırı, yanlı ve müfettişlik ahlakı ile bağdaşmayan husus ve değerlendirme içeren raporlar düzenlenme’ diye kaleme alınıyor.
Hazırladıkları raporlar nedeniyle, müfettişler hakkında soruşturma açılması, çok aykırı örnekler dışında, kamuda bir ilki oluşturuyor.
Çünkü, müfettiş raporları görüş niteliği taşıyor, karar idareye kalıyor.
‘İRTİCAİ FAALİYET’ YOK
TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın ‘İrtica konulu raporlar hakkındaki’ B.15.2.TED.0.60.00./ sayılı soruşturma gerekçesinde kişilerin özel hayatı, ailesi, ilişkileri, kılık-kıyafeti, kişilikleri değerlendirilerek görevden alınması veya disiplin işlemine tabi tutulması önerildiği belirtiliyor.
Ardından irtica konusuna yeni bir yaklaşım getiren sonuçlara varılıyor:
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında irticai faaliyet adıyla bir tanım olmadığı gibi, kavram olarak da hiçbir kanunda böyle bir tanımlama yoktur.
İrticai faaliyet için bir illegal örgüte bağlantının kesin ve inandırıcı belgelerle kanıtlanması gerekir.
Böyle bir tespit yapılmaksızın, herhangi bir vatandaşın veya kamu görevlisinin dinine bağlı olduğu, inanışına göre ibadet yaptığı, eşinin veya aile fertlerinin sadece inanç dolayısıyla inancına uygun kıyafet giydiği, herhangi bir yakınının din adamı olduğu ve benzeri gerekçelerle irticai faaliyet yaptığı veya irticai faaliyet yanlısı olduğu iddia edilemeyeceği gibi; böyle bir araştırma dahi yapılamaz.
Böyle bir araştırma hem T.C. Anayasası’nın çok sayıda maddesine aykırılık teşkil eder, hem de vatandaşlar arasında bölücülük yapılması sonucunu doğurur.
BU BİR SKANDALDIR
Kişilerin zamanaşımına uğramış fiilleri de incelemeye tabi tutulmuş.
Asıl amaç, irticai faaliyetler hakkında bir hassasiyet veya kovuşturma yapmak olmayıp, sadece belirli kadroların bu iddia yoluyla tasfiye edilmesi olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bu kamu görevlileri uzun yıllardır irticacı değillerdi de birdenbire mi irticacı oluverdiler? Elbette böyle bir şeyin kabul edilmesi mümkün değil. Aslında bu bir skandaldır.
Müfettişler adeta bir ideolojinin militanı tarzında hareket etmişler, müfettişlik mesleği ve ahlakıyla bağdaştırılmayacak raporlar yazmışlardır.
Raporlarda adı geçen kamu görevlilerinin irticai faaliyetlerle ilgisi olduğuna dair hiçbir tespitin ve kanıtın olmadığı hususunda Başbakanlık Takip Kurulu’na bilgi verilmesini teminen...
Bu soruşturmanın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ne kadar bilgisi dahilinde olduğunu bilmek mümkün değil; ancak soruşturmaların tamamı iki yıllık zamanaşımı geçildikten sonra açılıyor ve sanki hükümetin 28 Şubat’ın rövanşını alma amacı güttüğünü gösteriyor.
Bunun gerekçelerini de bir sonraki yazımızda aktarmaya çalışacağız.