Paylaş
Yeni anayasa konusunda dört partinin bugüne kadar iyi bir performans sergilediği, hızlı çalışma yaptığı söylenemez.
Oysa dört parti de mevcut anayasadan açık, net şikâyetçi.
Öyle ki hiçbiri bugüne dek 19 kez değiştirilmiş olan mevcut Anayasa’daki tek maddeyi dahi aynen yenisine taşıma taraftarı değil.
Hal böyleyken, partilerin hazır anayasa teklifi bulunmaması dikkat çekici.
Darbe ürünü bir anayasayı çöpe atıp kendilerinin yazdığı bir anayasa yapma olanağı yakalamış siyasilerin bu fırsatı kaçırması, hem Türkiye hem kendileri için yıkıcı sonuç doğurur, hele hele dört parti bir masa etrafına toplanmışken.
ÖZEL GÖREV GÜCÜ
DÜN konuştuğum TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bu kaygıyı duyanların başında geldiği için komisyonunun artık gece gündüz demeksizin çalışmasını çok önemsiyor.
Anayasanın Kürt sorununun çözüm süreci ile bağlantılı görülmemesi gerektiğine işaret eden Çiçek şu uyarıyı yaptı:
“Unutulmamalı, anayasa ve terör öyle iki sorun ki, ikisi de çözülmedikleri sürece hem kendileri sorun olmaya devam ediyor hem de başka sorunlara kaynaklık ediyor. O nedenle ikisi de partiler arası değil partiler üstü sorun”.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Yeni anayasa için siyasi iklimi yaratamadık” demesine hak veren, kendisinin bu uyarıları başından beri ısrarla yaptığını anlatan Çiçek, “Hep söyledim, bu komisyonumuz özel görev gücü gibi çalışabilmeliydi, keşke başarsaydık” dedi.
Yavaş gidişin AKP’nin başkanlık modeli önerisiyle ilişkilendirilmesini politik görerek onaylamayan Çiçek, gerekçesini şöyle koydu:
“130 maddenin sadece 30’unda uzlaşma olmuş. Sorun ‘sistemse’, hadi diyelim ki yürütme maddelerinde uzlaşılamıyor, ama temel hak ve hürriyetler 65 madde. 24 maddede uzlaşma var, 41’inde yok. Bunların ‘sistemle’ ilişkisi ne? En azından bu alanda ilerlense olmaz mı?”
BAŞKANLIKTA KÖŞEYE SIKIŞMA
‘SİSTEM’ dışındaki maddelerde uzlaşmaya varılmasını çok önemseyen Çiçek, bu çerçevede cumadan sonra hızlı bir ilerleme olması umudunu taşıyor.
Aksi takdirde olacakları, “Eğer bu işi yapamazsak, mevcut anayasa ile gidersek emin olunsun ki, 2014’ten sonra GDO’su bozuk bir demokrasimiz olur. Vatandaş da bunu partilere ve biz siyasilere bağlar” diye özetledi.
Çiçek’in bu son tahlilini önemsemeli, madem ki herkes 12 Eylül Anayasası’ndan yakınıyor, iktidar da muhalefet de yol açıcı olmak durumunda.
Örneğin başkanlık sistemi konusunda iktidarın (aslında Başbakan’ın demek gerek) ısrarı ülkenin diğer ana sorunlarını etkileyecek sonuçlar yaratır.
Zaten Erdoğan da çok değil bir-iki yıl önce cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlamaktan yana tavır takınmıyor muydu?
Muhalefet ise eğer başkanlık sistemine çekinceli bakıyorsa, Erdoğan dahil iktidarın önemli isimlerinin, “Diğer maddelerde uzlaşırsak, başkanlık modelinde ısrar etmeyiz” dediklerini anımsamalı, anımsatmalı.
Yani diğer maddelerde uzlaşma sağlandığında AKP köşeye sıkışmış olacak.
Paylaş