İşin doğrusu, yeni hükümetin 2003 yılı harcamaları yönünden, tasarruf ya da kısıntı anlamında yapabileceği pek fazla bir şey gözükmüyor. Harcamaların yüzde 50'sinin
‘‘faize’’, yüzde 20'sinin
‘‘personele’’, yüzde 10'unun
‘‘sosyal güvenlik kuruluşlarına’’ gideceği, daha şimdiden belli. 2003 yılı bütçesi,
‘‘borç ve faiz ödeme’’ bütçesi olacak. Bu aşamada, sağlıklı gelir kaynaklarına ihtiyaç var. Bunun da ne olduğu belli;
vergi gelirleri... Türkiye, giderleri karşılamak için yıllardır ya vergi alıyor ya da borç. Verginin maliyeti yüzde 1 ve toplanan vergi iade edilmiyor. Alınan borç ise, hem iade ediliyor hem de yüzde 60-70, bazen de 70-80 faiz ödeniyor. Görüldüğü gibi, vergi geliri, Devlet açısından çok cazip bir gelir. Bu aşamada, yeni hükümetin,
‘‘beyaz bir sayfa’’ açıp, vergi gelirlerini artırması gerekiyor.
CENNET Mİ, CEHENNEM Mİ?
Bu köşede, daha önce de yazdığımız gibi, Türkiye; vergisini yasalara uygun şekilde ödeyenler için bir
‘‘vergi cehennemi’’, vergi kaçıranlar için de
‘‘vergi cenneti’’. Oysa, bunun tersi olması gerekiyor. Örneğin;
ENFLASYON MUHASEBESİ: Yüksek oranlı enflasyon yaşanan ülkemizde, yüksek vergi oranlarının yanısıra, enflasyon da,
‘‘ikinci bir vergi’’ niteliğinde. Uluslararası kurallara göre de, Türkiye'de
‘‘enflasyon muhasebesi’’ uygulanması gerekiyor. Aksi halde, iyiniyetli ve dürüst mükellefler için, Türkiye tam bir
‘‘vergi cehennemi’’ oluyor. Seçim öncesi, tüm siyasi partiler, bu konudaki düşüncelerini ve 2003 yılından itibaren enflasyon muhasebesini uygulayıp uygulamayacaklarını net olarak ortaya koymalılar.
YÜKSEK VERGİ VE SSK PRİMİ ORANLARI: Türkiye'de Gelir Vergisi oranları, fon payı dahil yüzde 49.5'e, kurumlar vergisi oranları ise, kár dağıtımında yapılan stopaj ve ortakların kár payı ya da temettü gelirlerinin vergisi ile birlikte yüzde 65'i buluyor. Enflasyonla birlikte yüzde 100'ü aşan vergi oranlarının, biran önce aşağı çekilmesi gerekiyor. Ayrıca, sağlık, eğitim ve gıdadaki KDV oranlarının sıfırlanması ya da sembolik bir orana indirilmesi konusunda, partiler ne düşündüklerini belirtmeliler.
ÜCRETLİLERE VE EMEKLİLERE VERGİ İADESİ: Ücretlilere ve emeklilere yapılan
‘‘vergi iadesi’’ hem belge alış-verişini yaygınlaştırarak, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesinde büyük rol oynamakta, hem de onlara sembolik de olsa ek gelir sağlamaktadır. Vergi iadesi uygulamasında, kapsamın genişletilmesi ve iade oranının yükseltilmesi gerekirken, onbinlerce kişinin işten çıkarılması önemli bir eksiklik. Partilerin bu konudaki düşüncelerini de net olarak ortaya koymaları bekleniyor.
GİDER YAZILACAK HARCAMALARIN KAPSAMININ GENİŞLETİLMESİ: Belge düzeninin oturtulması ve vergi gelirlerinin artırılması için, gider yazılabilecek harcamaların da kapsamı genişletilmeli. Bazı harcamaların yüzde 25'inin gider yazılması, karşı tarafın da belge düzenleyip gelir yazmasına olanak sağlayacağı, sonuçta vergi gelirini artıracağı için, siyasi partilerin bu konudaki düşüncelerini açıklamalarında yarar var.
YATIRIMCININ VERGİ KOLAYLIĞI: Yatırım indirimi stopaj oranının yüzde 5'e düşürülmesi, kur farkının vergiye tabi olmaması, istihdam yaratana prim ve vergi kolaylığı gibi düzenlemelerle, yatırım yapmak cazip hale getirilmeli.
Vergi barışı ilan edin
‘‘MALİ Milat ve Nereden Buldun?’’ uygulaması başlamadan önce, bir
‘‘vergi barışı’’ ilan edilmesinde, büyük fayda var. Örneğin;
VERGİ İHTİLAFLARI: Vergi İhtilafları ile ilgili dosya sayısı 130 bine ulaştı. Bu dosyaların yüzde 1-2'si bilemediniz yüzde 5'i hayali ihracatçı ve naylon faturacılarla ilgili. Kalanı esnaf, sanatkár, tüccar ve şirketlere, vergi incelemesi sonucu kesilen vergi ve cezalarla ilgili. Yargıda davaların yüzde 90'ını hatta bazı incelemelerde yüzde 99'unu mükellef kazanıyor. Bu nedenle, vergi aslının tahsili suretiyle yani
‘‘vergi affı olmaksızın’’ gecikme zammı ve vergi cezasından vazgeçilmesi, devlete yüzde 90'ını kaybettikleri davalarda, büyük bir gelir avantajı sağlayacaktır. Hemen belirtelim, vergi alacağının tahsil edilmesi, ceza mahkemelerindeki davanın da ortadan kalkmasına neden olmaz. Yasaya konulacak özel bir hükümle,
‘‘kaçakçılık suçu ya da hayali ihracat’’ yapanlar, bu avantajdan yararlandırılmaz ve bunların hapis cezası istemiyle yargılaması devam eder.
MATRAH ARTIRIMI: Mali Milat öncesi, mükelleflere mevcut servetleri için geriye dönük güvence verilmesi gerekiyor. Bu aşamada, geçmişe yönelik vergi incelemesi yapılmayacağı taahhüt edilirken,
‘‘matrah artırımı’’ olanağının da sağlanıp, birkaç yüz trilyon liralık ilave kaynak sağlayabilir. Böylece, bir taşla iki kuş vurulabilir.
ÖDEME KOLAYLIĞI: Şu anda, gecikme faizi dahil, Maliye'nin yaklaşık 10 katrilyon TL. alacağı var. Mükelleflerin
‘‘vergi borcu aslında indirim ya da af kesinlikle olmadan’’ birikmiş borcun faizinde indirim yapılıp 18-20 aylık bir
‘‘ödeme kolaylığı’’ sağlanması da, hem katrilyonlarca TL.'lik gelir hem de beyaz sayfa açma yönünden, bir taşla iki kuş vurulmasını sağlayacak.
FATURASIZ MALLARA BARIŞ ÇUBUĞU: Mali Milat ve Nereden Buldun uygulaması başlamadan önce, işletmelerdeki faturasız mal ve demirbaşlar için, bir
‘‘stok affı’’ çıkartılmasında yarar var. Bu yapılırken de, belirli oranda vergi ödenmesi sağlanarak, ilave bir kaynak yaratılabilir. Türkiye'nin, yüzde 66 olarak ifade edilen kayıtdışı ekonomiyi önlemesi en azından oranı aşağı çekmesi, vergi tabanını genişletip gelirleri artırması, iyiniyetli vergi mükelleflerini koruması gerekiyor. Tüm bunlar için de vergi de yukarıda belirttiğimiz anlamda
‘‘beyaz bir sayfa’’ açılıp
‘‘vergi barışı’’ ilan edilmesine ve bu yolla 8-10 milyar dolarlık da ilave gelir toplanmasına ihtiyacı var.
Seçimlerin öncesinde, siyasi partiler bu konudaki düşüncelerini tek tek ve hiç kelime oyununa girmeden, açıkça ortaya koymalılar. Milyonlarca vergi mükellefi ve Türkiye ekonomisi bunu bekliyor...