AVRUPA Birliği’ne geçiş sürecinde, önem taşıyan konulardan biri de vergilerle ilgili.
Yıllardır tartışma konusu olan vergi sistemimizi, AB ülkeleri ile kıyasladığımızda, ciddi farklılıklar göze çarpıyor.
ORTAK ÖNLEMLER
Türkiye’de olduğu gibi, AB ülkelerinde de vergi alanında karşılaşılan en büyük sorun, vergi kaçakçılığı ile ilgili. AB ülkelerini incelediğimizde, bu konudaki ortak önlemlerin aşağıdaki gibi olduğunu farkediyoruz.
1- Vergi idaresi, diğer idari kurumlarla yakın bir ilişki ve eşgüdüm içinde çalışıyor. Bu sayede, mükellefler hakkındaki bilgiler, vergi idaresince kolaylıkla elde edilebiliyor. Türkiye, bu konuda henüz AB ülkelerinin gerisinde.
2- Vergi idaresi de dahil olmak üzere, tüm idari kurumlar bilgisayar sistemine geçirilmiş. Böylelikle kurumlar arası bilgi akışı kolaylaştırılmış durumda. Türkiye’de bu konuda da ciddi eksiklikler var.
3- Yanlış ya da eksik beyan veya kaçakçılık suçları için, ağır para ve hapis cezası öngörülmüş. Bu cezaların ağır oluşu, caydırıcı bir etki yaratıyor. Türkiye’de ceza sistemi ve uygulama, yeterince caydırıcı değil.
4- Vergi idaresinin kalifiye personel ihtiyacı karşılanmış ve bunlara başta ücret olmak üzere gereken çalışma koşulları sağlanmış. Türkiye’de bu konuda ciddi sorunlar yaşanıyor. Kalifiye personel, beklentilerini bulamıyor ve bir süre sonra ayrılıp özel sektöre geçiyor.
5- Vergi ödemenin, bir yurttaşlık görevi olduğu bilinci ve vergi ahlakı, daha ilkokul çağında çocuklara aşılanıyor. Bu nedenle, AB ülkelerinde vergi kaçırmak yüz kızartıcı bir suç olarak kabul ediliyor. Türkiye’de bu bilinç yeterince oluşmuş değil.
6- Ödenen vergilerin, hizmet olarak yurttaşa geri döndüğü, vergilerin gereken yerlere sarfedildiği anlayışı yerleştirilmiş, toplumun ödediğinin karşılığını alması isteği tatmin edilmiş. Türkiye’de yapılan anketlere göre; mükelleflerin yüzde 97’si, ödediği vergilerin gereken yerlere sarfedildiğine inanmıyor.
7- Etkin bir denetim mekanizması oluşturulduğundan kişilerin servetindeki artış, banka hesaplarının işleyişi vs. yakından izlenip, hesabı sorulabiliyor. Türkiye’de ise, kişilerin servetindeki artışın (kamu görevlileri ve sınırlı bir kesim hariç) sorulamayacağına ilişkin yasal düzenleme yapıldı (Bkz. 9 Ocak 2003 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 4783 sayılı Yasa).
CENNET-CEHENNEM
AB ülkelerinde de vergi kaçırmak mümkün. Ancak, bu ülkelerin vergi sistemine göre; bir mükellefin beyan ettiği kazanç ile servetindeki artış kıyaslanabiliyor. Örneğin 20 bin Euro gelir beyan eden bir mükellefin servetinde 100 bin Euroluk bir artış varsa, bunun kaynağı soruluyor, tatminkar açıklama yapılamazsa, aradaki farkın cezalı vergisi alınıyor. Yalnızca AB ülkelerinde değil, gelişmiş ülkelerin çoğununun vergi sisteminde yeralan bu uygulamanın, Türk Vergi Sisteminde yeralmayışı, önemli bir eksiklik olarak göze çarpıyor.
AB ülkelerinin vergi sistemine bütünüyle gözatıldığında, iyi niyetli mükellefleri ve düşük kazanç elde edenleri koruyan (örneğin en az geçim indirimi, düşük oranlı vergi tarifesi, gider yazılabilecek harcamaların kapsamının geniş tutulması gibi), buna karşılık vergi kaçıranları da kolayca tespit eden ve ağır şekilde cezalandıran bir sistemin olduğu görülüyor. Ülkemiz vergi sisteminde, bu tür düzenlemelerin yer almayışı da önemli bir eksiklik olarak göze çarpıyor.
Sonuç olarak, vergi kaçıranlar için AB ülkeleri bir ‘vergi cehennemi’ iken Türkiye’de adeta bir vergi cenneti!..