TURİZM, ihracattan sonraki en önemli döviz kaynağımız.
İhracatın, yaklaşık yüzde 80’inin ithalata dayalı olduğu gözönüne alındığında, net döviz geliri yönüyle, turizmin önemi daha ön plana çıkıyor.
Bu yıl turizmin performansı, geçen yıldan daha iyi. Ocak-Mayıs 2007’de, Türkiye’ye gelen turist sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.4 arttı. Bu gidişle, 2005 yılındaki 21 milyon turist rekorunun da aşılması bekleniyor. Bu arada, en büyük ve ödeme gücü, nispeten yüksek turist grubu olan Almanların sayısındaki artış yüzde 6.6’da kalırken, Rusya’dan gelen turistlerde, yüzde 27.7 artış göze çarpıyor. Belki 2005’deki gibi 4.2 milyon Alman turist gelmeyecek ama Rusya’dan gelecek turistlerle, 2005 yılı rekoru kırılabilecek.
HER ŞEY DAHİL SANCISI
1 Ocak 2008 tarihinden itibaren, "Her şey dahil" fiyat belirleyen turizm tesisleri, alkollü içki satıyorlarsa, buna ilişkin yüzde 18 KDV’yi indiremeyecekler, ancak gider yazabilecekler.
Yukarıda kullandığımız "alkollü içki satıyorlarsa" deyimi, biraz lüks oldu. Nedenine gelince, yabancı turistler için özellikle şarap, öğle ve akşam yemeklerinde, su gibi hatta daha ötesi bir içecek... Alkollü içkidekiyüzde 18 KDV indirilebilse idi, 18 puanlık bir vergi indiriminden yararlanılacaktı. Gider yazılınca olay turizmci aleyhine değişecek ve 18 x %20 (Kurumlar Vergisi Oranı) = 3.6 puanlık bir vergi avantajı (!) sağlanacak.
Alkollü içkilerle ilgili bu kısıtlamanın, kayıtdışılığı artıracağı da ayrı bir gerçek.
DİĞER VERGİLER
Seçim nedeniyle ertelenen "İl Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı", seçimden sonra Meclis’in gündemine gelecek. Bu tasarıda, özellikle turizmi olumsuz yönde etkileyecek olan yeni vergiler var.
İşte bunlardan birkaçı...
1. Konaklama Vergisi
Otel, motel, tatil köyü ve pansiyon gibi tesis ve yerlerde konaklamalarda; günlük yeme, içme ve yatak ücretleri dahil olmak üzere, müşterilerin toplam ödemeleri üzerinden, yüzde 3 oranında "konaklama vergisi" alınması amaçlanıyor.
Toplam hasılat üzerinden, yüzde 3 oranında "Konaklama Vergisi" alınmak istenilmesi de sektörde, ayrı bir sorun. Turizm iyi giderken, tekerin önüne taş koymanın anlamı yok. Kaldı ki, hasılat ölçü alınırsa, zarar eden bir işletme dahi bu vergiyi ödeyecek. O nedenle, bu vergi alınacaksa, hasılat değil "kár üzerinden" alınması daha anlamlı olur...
2. Eğlence Vergisi
Oteldeki bar, gazino, gece kulübü, diskotek gibi yerler, günlük 80 YTL "Eğlence Vergisi"ne tabi olacak.
HER GÜN BİR VERGİ
Turizmcilerin, değişik adlar altında ödedikleri vergilere bakıyoruz. Hafta sonu tatillerini gözönüne almazsak, neredeyse her gün vergi dairesine gidiyorlar. Örneğin;
Kurumlar Vergisi (% 20), kár dağıtımında stopaj (% 15), gelir vergisi (% 15-35), KDV (% 18), bira, şarap ve rakıda ÖTV (% 100’ün üzerinde), emlak vergisi (binde 2-6), motorlu taşıtlar vergisi (taşıtın özelliğine göre değişiyor), çevre temizlik vergisi (işyerine göre değişiyor), gelir vergisi stopajı (ödemenin türüne göre değişiyor), ilan ve reklam vergisi (belediyesine ve ilanın ebadı ile türüne göre değişiyor), damga vergisi, harçlar, gider vergisi...
Liste uzayıp gidiyor. Bunlar daha vergiler; SSK primleri, işsizlik sigortası primleri, ciro üzerinden, yüzde 3’ü bulabilen irtifak hakkı bedeli ve diğer ödemeleri de sıralarsak, okumaktan başınız döner. Turizme yönelik vergilerin artırılması, sektörü kayıtdışına itebilir. Bu da başta KDV ve kurumlar vergisi olmak üzere, ciddi vergi kaybına neden olabilir.
"Bacasız fabrika" olarak adlandırılan turizm, doğrudan ve dolaylı katkılarıyla, yörede yarattığı canlılıkla, Türkiye ekonomisi için çok önemli bir sektör. Bu nedenle turizmde, vergiler ekonominin önünü tıkamamalı...