Bugün ikisini ele alacağız. Diğerlerini de daha sonra.
SAKAT, ÖZÜRLÜ VE ENGELLİ
Bu üçünden en doğrusu “engelli” deyimini kullanmak.
Ancak yasalarımızda “sakat” ya da “özürlü” deyimi çok sık kullanılmasına rağmen “engelli” deyimine nedense yer verilmiyor.
Özellikle “sakat” deyimi incitici olduğu için yasalarımızdaki, örneğin Gelir Vergisi Yasası’ndaki “sakatlık indirimi” deyiminin değiştirilmesi uygun olur. Yazımızda, kavram karmaşası olmasın diye ilgili yasalardaki deyimleri istemeyerek de olsa kullanacağız.
BAKIM YARDIMI ÇİLESİ
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nun Ek 7. maddesine göre; bakıma muhtaç özürlülerden, ailesi ekonomik ve sosyal yoksulluk içinde bulunanlara, bakım hizmetinin resmi veya özel bakım kurumlarında ve ikametlerinde verilmesi sağlanır.
Bunun için de; özürlülerin kendilerine ait veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin her türlü gelir toplamının, birey sayısına bölünmesi sonucu bulunan ortalama aylık gelir tutarı, bir aylık net asgari ücretin 2/3’ünden (bugün itibariyle 363 liradan) daha az olacak.
Evet yasa böyle diyor. Ancak, durumdan vazife çıkaranlar bununla ilgili bir yönetmelik yayınlıyorlar. Aynı evde yaşayan anne, baba, dede, anneanne, babaanne, kardeş, torun, amca, hala, dayı, teyze ile bunların eşleri ve çocukları da dahil herkesi yani yedi sülalesini “özürlünün bakmakla yükümlü olduğu birey” kapsamında değerlendiriyorlar (Md. 4). Böyle olunca, yedi sülalenin geliri de toplama dahil ediliyor ortalama gelir 363 TL’yi aşıyor.
Bakar mısınız... Kanun ne diyor yönetmelik nasıl yorumluyor!
İnanılır gibi değil. Kendisi bakıma muhtaç özürlünün sırtına, bütün akrabalarına bakma zorunluluğu yükleniyor.
Bu yönetmeliği yazanlar, “Engellilere engel olanlar yarışması” olsa herhalde “Nobel ödülü” alırlar!
SAKATLIK İNDİRİMİ
Gelir Vergisi Kanunu Madde 31’e göre, ücret geliri elde eden;
- Birinci derece sakat hizmet erbabı için 2010 yılında 680 TL sakatlık indirimi uygulanıyor.
- Bu tutar ikinci derece için 330 TL, üçüncü derece olanlar için de 160 TL.
Bu maddede, ücretlilerin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin özürlü olması halinde, onlar için de indirim uygulanacağı yazılı değil.
Öte yandan, aynı Kanun’un 89. maddesinde, yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden, aşağıdaki indirimlerin yapılacağı belirtiliyor:
- Serbest meslek faaliyetinde bulunan (avukat, doktor, mimar vb.) kişiler ve bunların bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişiler,
- Basit usule tabi olan mükellefler,
- Gelirlerini yıllık beyanname ile bildiren yani birden fazla işverenden ücret alan ve birden sonraki işverenden aldıkları ücretin yıllık toplamı 22 bin lirayı aşan ücretliler ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler, sakatlık indiriminden yararlanabiliyorlar.
FIKRA GİBİ
Ücretlilerle ilgili kısmı bir daha okur musunuz?
- Ücret geliri elde eden ve yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyen daha doğrusu veremeyen ücretliler bakmakla yükümlü olduğu eş, çocuk, anne, baba için bunların özürlü olması halinde, sakatlık indiriminden yararlanamıyor.
- Birden fazla yerden ücret alanlar ve serbest meslek erbabı olanların ise hem kendileri hem de bakmakla yükümlü oldukları kişiler sakatlık indiriminden yararlanıyor!
Nasıl, fıkra gibi değil mi?
Okuyucularımız, “Bazen yazdıklarınıza inanamıyoruz” diyorlar. İşin doğrusu, yazarken ben de inanamıyorum, bir daha araştırıyorum. “Maalesef doğru” diyor ve yazıyorum...