Özelleştirmeye ilginç bir vergi kıskacı

ÖZELLEŞTİRME olayını olumsuz yönde etkileyecek, hem ilginç hem de çok ciddi bir "vergi kıskacı" geliyor.

Şu anda kimsenin bilmediği bu kıskaç, yalnızca özelleştirme olayını değil, bir şirketin bir başka şirketin hissesini alması (iştirak etmesi) olayını da yakından ilgilendiriyor.

OLAY NE?

Olay, kurumlar vergisi yasa tasarısı ile ilgili. Tasarının 5/3. madde ile ilgili gerekçesinde yer alan açıklama ile; bir şirketin, bir başka şirketin hisselerini alması (iştirak etmesi) olayında, bu hisselerin alımında kullanılan kredilere ilişkin faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, kurum kazancından indirilemeyeceği belirtiliyor.

Bu açıklama, şu anlama geliyor; özelleştirme ihalesine katılan ve aldığı hisseler nedeniyle 200 milyon dolar kredi kullanan bir şirket, bu 200 milyon dolar için ödediği örneğin 12 milyon dolarlık yıllık faizi gider yazamayacak. Daha doğrusu yazacak ama "kanunen kabul edilmeyen gider" olarak yazacak.

Böyle olunca da şirket, ödediği 12 milyon dolar faizi, dönem kazancına ekleyip, vergisini ödeyecek. Bu uygulama, normal hisse alımı (iştirak) için de geçerli...

İşin ilginç tarafı, tasarının ilgili maddesinde yazılı olmayan bu açıklama, o madde ile ilgili gerekçede yer alıyor.

ALT KOMİSYON

NE DİYOR?

Durumu fark eden Meclis Plan ve Bütçe Alt Komisyonu, tasarının gerekçesine müdahale edemediği için, üç sayfalık bir açıklama hazırlayıp, gerekçedeki yoruma karşı çıktı.

Alt komisyonun karşı çıkma gerekçesinde, Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesinde; hisse senetlerinin alış bedeli ile değerleneceğinin belirtildiğine dikkat çekildi. Hemen ardından da "İştirak alımı ile ilgili finansman giderleri ve kur farklarının, kurumlar vergisi matrahının tespitinde, genel gider olarak kabul edileceği" konusunda Maliye Bakanlığı özelgelerinden (örneğin, 13.3.1998 tarih ve 2948-279-15) ve Danıştay Kararlarından (Dn. 4. D. 23.11.1994 tarih ve E.1994/4050, K.1994 /557) örnekler verildi...

Bunun devamında da "Gerekçede verilen örnek, iştirak hissesi yatırımının getirisini sadece, iştirak hissesinden gelecek kar payı ile sınırlamaktadır. Oysa, söz konusu iştirak hissesi iki yıl geçmeden satılabilir ve satış nedeniyle, kurumlar vergisine tabi kazanç oluşabilir. Bu durumda, hisse senedinin elde edilmesi için kullanılan kredi nedeniyle yüklenilen faiz ile vergiye tabi hisse satış kazancı arasında ilişki olmadığı, iddia edilemeyecek ve masraf yazılması gerektiği kabul edilecektir. Ancak, herhangi bir iştirak hissesinin alındığı yılda, iki yıl sonra satılıp satılmayacağı veya temettü geliri elde edilip edilmeyeceği de bilinmez. Tüm bu gerekçelerle, iştirak hissesi alımında kullanılan kredilere ilişkin finansman giderleri, masraf yazılmalıdır" deniliyor.

NE YAPILABİLİR?

Gerekçedeki, hatalı açıklamanın düzeltilmesi için, Maliye Bakanlığı’nın, Meclis Başkanlığı’na bir yazı göndererek, madde hükmü ile gerekçeyi, birbirine uyumlu hale getirmesi gerekiyor.

Bir başka yol da; Maliye Bakanlığı’nın hem komisyonda hem de Meclis Genel Kurulu’nda, gerekçeyi düzeltme yoluna gitmesidir.

Maliyenin, tasarıda yer alan gerekçede ısrar etmesi ve bunu da bir genel tebliğ ile açıklaması durumunda, özelleştirme olayı ciddi yara alır. Bundan sonra özelleşen kuruluşlar, çok düşük bedelle satılır ve Devlet büyük bir gelir kaynağından yoksun kalır.

Yapılmak istenen düzenlemede, yasa maddesi ile gerekçesi çelişmektedir. Kaldı ki tebliğ ile vergi alınması Anayasa’ya aykırı olduğu için, yargı aşamasında iptal edilir. Bundan önce de tebliğ ile vergi alınmaya çalışıldı ancak Danıştay bunların hepsini iptal etti.

Özelleştirmeyi baltalayacak bu çelişkinin, acilen giderilmesinde yarar var...
Yazarın Tüm Yazıları